Her okumada farklı bir boyutu kavranilacak düzeyde insan varlığına değer katan bir kitap. Sanki karşınızda bir ayna var ve ve sürekli sorular soruyorsunuz kendinize. İçinizdeki yabancı karanlıklar aydınlanıyor her sayfada. İnsan bilincini farkındalığını kavrama konusunda ki spesifik olarak değindiği "sevgi" izah edilemez bir kavram ya da sınırlandırılmış bir tanım olmaktan çok öte sonsuzluk duygusu kattığı üslubu ve sade anlatımıyla insan özüne işliyor. Zamana karşı koymayı başarmış sadece gözlem ile değil icsellestirilmis yönleriyle etkisi daha da artıyor. Sadece labaratuvar ortamında oluşturulan bilgiyle ile değil hem insana hem topluma dair hâkiki ve samimi gerçeklerle ulaşılmış metinler sanki iyi ediyor hasta kalmış yanlarımızı. Kapalı pencereler açılıyor bir bir ve aydınlanıyor ruhu, kendi içinde kaybolmuş insanın.
Son olarak aynı soruda takılıp kalıyor aklım.
"Ben sevmeyi gerçekten biliyor muyum?" Kendime dair sevgi tanımım her zaman "sevmeyi seviyorum" düşüncesi ya da hissi içinde olmuştur. Ve aynı düşünceye sahip yazarın her şeyi özetleyen alıntısı ile sona geliyorum. "Sevgi olmasaydı insanlık bir gün bile var olamazdı."