Herkese selamlar .Konuşacak kimseyi bulamadım şu anda aklımdan geçenleri yazmak istedim umarım okursunuz bir farkındalık oluşturabilirsem ne mutlu bana.
Almanya endüstri 4.0'a geçtikten sonra ikinci üçüncü sınıf sanayi ürünlerini artık üretmemeye başladı. Mesela basit bir örnek vereyim kapı kollarını Türkiye'den ithal ediyorlar. Çünkü burada işçilik daha ucuz. Orada bu işlerde çalıştıracak insan kaynakları yok. Birçok üçüncü sınıf işlerde çalıştıracak insan gücü de yok. Bu yüzden göç almak zorunda. Bu bir nevi kölelik sistemi. Almanya'nın kendi insanı yüksek refah düzeyinde yaşamak istiyorsa göç alıp köle çalıştırmak zorunda. Şimdi aynı mesele Türkiye'de başladı. Mesela kamuoyunu çok fazla meşgul eden saman ve peynir ithalatı meselesi. Türkiye'de mazot fiyatları ve işçilere verilen paralarla üretilen saman ve peynir gibi ürünler(Bu ürünler duyulduğu için bunları yazdım) artık maliyetini karşılamıyor. Dolayısıyla bizler bu işlerde çalışacak insan nüfusunu kaybediyoruz herkes üniversiteli ve lisans mezunu sonuç olarak bir üniversiteliyi bu işlerde çalıştıramazsın. Göç de alıyoruz onlar gibi ancak, ABD ve Almanya gibi ülkeler Türklerin kalifiye(!) elemanlarını üçüncü sınıf mesleklerde çalıştırıyorken bizde savaştan kaçmak zorunda kalan Suriyelileri ve benzeri kişileri çalıştırıyoruz. Mesela Almanya Norveç İsveç İrlanda Finlandiya gibi ülkeler Toplum 5.0 modeline geçmişken tüm Dünyaya geçmişte medeniyeti öğreten Türk milleti kendi medeniyetini ve toplum modelini terk ediyor Avrupalının yaptığı hataları tekrarlıyor. Toplum olarak taklitçi olduk özümüzü kaybettik. Şunu demek istiyorum. Bu ülkelerin üçüncü sınıf ülkelere, üçüncü sınıf insanlara yani kölelere ihtiyaçları var. Ama bir üniversite mezunu buradan gidiyor çöpçülük kargoculuk temizlikçilik yapıyor. Bu ne vizyonsuzluk kardeşim. Peki bu ne demek ? Şu demek ; Devletimiz kendi toplumuyla insan gücüyle birlikte ilerde bu milletlerin üçüncü sınıf ülkesi olmaya aday. Hem de bu adaylık yeni değil 60-70 yıldır buna çalışıyoruz. Yani köle ülke adayıyız ve diğer ülkelerle bu kölelik için yarışıyoruz resmen. Bu düşünce yapısına sahip bir toplum anca kendi gibi insanları seçecek. Çünkü bizim seçtiğimiz insanlar bizim içimizden çıkmış, bizim zihin yapımıza sahip insanlar. Bakın üniversite mezunu lise mezunu fark etmez çünkü köle zihniyetlerimiz aynı. Peki üçüncü sınıf köle ülke olmaya razı mıyız ? Evet razıyız. Onların üçüncü sınıf işlerini yapmaya razıysak bizler para için her şeyi yaparız. Günün birinde onların insanlarını yöneticilerimiz yapıp onlara insan kaynağı sağlayacağız. Zaten onlar gibi yetişmiş bu topraklara yabancı bir sürü insan yetiştirdik. Bu verimli toprakları maalesef onların ellerine bırakacağız çünkü biz bu toprakların değerini bilemedik. Onlar kaybettikleri toprakları geri alıyorlar. Şunu görüyorum bizleri ve zihinlerimizi eğitimdeki kalitesizlikle(Amerikancı eğitim sistemi) , televizyon dizileriyle, sosyal mecralarla, çoktan köleleştirdiler. İhtiyaç sahibi yaptılar. Gösteriş budalası bir toplum olduk. Hiçbir şeye ihtiyacın yoksa bile gösteriş için ihtiyacın var ben buna tam olarak çürüme diyorum. Gelecek 50 ve 100 yılımız için eşik noktasında olduğumuzu görüyorum ve bundan kaçışımız yok. Kölelik isteyen bir batı elindeki rezerv para birimi ile üçüncü dünya ülkelerine borç para veriyor. Diyor ki bana borçlanacaksın. Uçak yapmayacaksın. Teknoloji yapmayacaksın. Ben senin ihtiyacın olan kadarını zaten vereceğim. Borçlanmıyor musun ? O zaman dolar ile bir şey alamazsın. Ekonomik tetikçilerim var. Toplum mühendislerim var. Zaten eğitim sistemini değiştirdim benim istediğim gibi insanları çoktan yetiştirdim bile. Bundan sonra benim istediğim gibi insanlar bu ülkeyi yönetecek. Çok fazla eğitim de vermeye gerek yok sonuçta bizler köle arıyoruz.
Kapitalizme düşman olan ama kapitalizmin beşiğinde yaşadığını fark edemeyen zihinleri körelmiş bir toplum. Peki sen onlardan mısın ? Kendime şunu soruyorum. Bu toplumda bir kişiyim. Ben kendimi insanî kalitede beğeniyor muyum ? Dürüst müyüm ? Okulda öğretilmedi ama Etik ve Ahlâki değerlere sahip miyim ? Para için yapacaklarımın sınırı ne ? Benim kendi sınırlarım ne ? Ben nasılsam öyle yönetileceğim. Benim olduğum toplumdan benim gibi insanlar yönetmeye aday olacak ve bunları ben seçeceğim. Daha sonra şunu soruyorum bu toplum modeli ile nereye gidebiliriz ? Bu insani kalite ile nereye gidebiliriz. Çıkardığım sonuç şu bireyliğe inmeden yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Her birey kendine sorumluluğu olduğu kadar topluma sorumlu olduğunun bilincinde olmalı. İyi insan olma mücadelesini arttırmalı. Maddeye tapmamalı. Gösteriş budalası olmamalı. Kişi kendini keşfetmeli ve bireyliğinin ince çizgisini fark etmeli. Önce kendine sonra ailesine sonra topluma yazdıkları ile düşündükleri ile yaptıkları ile faydalı olmalı.
Ya var olacağız ya yok olacağız. Bizleri kas gücü ile yenemezlerdi ve bir ölür bin dirilirdik. Şu anda toplum biner biner ölüyor. Benim umudum her geçen gün azalıyor. Üzülüyorum. Umudum ise bizlere büyük zarar veren internette. Kişisel gelişimimize ve topluma bu aşamayı atlattıktan sonra faydası olacağı düşüncesindeyim. Kişiler duydukları ile değil şüphe ettikleri ve merak ettikleri ile kendilerini donatmalılar. Bunu öğreneceğimizi umuyorum.
Umutla, sağlıkla , sevgiyle kalın.