Gönderi

Aynı şekilde, G. E. Moore da, Principia Ethica [Etiğin Temel­leri] (1903) adlı eserinin ünlü bir bölümünde, “Bu iyidir” türün­den önermelerin sui generis (nevi şahsına münhasır) önermeler olduklarını ve ne doğal ne de metafiziksel olgularla ilgili öner­melere indirgenemeyeceklerini, etiğin son çözümlemede metafi­ziğe dayandığı ideaalist inancının bir vehim olduğunu göstermeye çalışmıştır; Moore, ahlâkî düşünmenin önemli bir bölümünün kendilerine dayandığı bireysel kabullere yönelik idealist meydan okumanın gücünü muhtemelen ölçemedi ve, ahlâkî sonuçların en azından bir bakımdan metafiziğe bağlı olabileceği hususuna önem vermedi: Metafizik, dünyanın başlangıçta olduğu düşünülenden daha farklı bir dünya olduğunu gösterirse, ne yapmak gerektiğiyle ilgili sonuçların da buna bağlı olarak değişmesi gerekir. Yine, mantıkçılar arasındaki, Hegel’in mantığı metafizik içinde eritme teşebbüslerine yönelik, tepki de kesinlikle çok ileri gitmiştir. Mantığın dünyasıyla olgu dünyası arasındaki ilişki problemi, gerçek bir felsefi problem olup, sadece mantığın, ilkeleri kendi içlerinde itibara layık özerk bir disiplin olduğunu tekrarlamak suretiyle çözülemez. Bununla birlikte, bunlardan hiçbiri, metafiziğin temel felsefî disiplin, felsefenin, konunun diğer par­çalarında olup bitene dair son sözün kendisinde bulunduğu dalı olduğunu kanıtlamaz.
Sayfa 19
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.