Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

133 syf.
8/10 puan verdi
İki sene kadar önce Sabitfikir'in bir sayısında bu kitabın tanıtım yazısını okumuştum, o zamandan beri de kitabı okumak istiyordum. Kitapları çok sevdiği hâlde her gün kâğıt geri dönüşüm fabrikasında onları öğüterek öldüren, işinden nefret eden mutsuz bir adam. İşe gitmek için bindiği trende her gün, kağıt öğütücüden kurtardığı birkaç kitap sayfasını sesli şekilde okuyor. Hayatından duyduğu mide bulantısını bu şekilde hafifletiyor ve tabi trendeki diğer yolcuları da bir şekilde etkiliyor. Bir gün o trenin içinde, günlük formatında yazılmış metinlerle dolu bir USB belleği bulacak ve bu tekdüze hayat, o noktadan sonra hareketlenecek. İlk sayfalardan birinde, başkarakterimiz Guylain Vignolles'i tanıtan şöyle bir paragraf var: "Otuz altı yıllık hayatında sonunda kendini unutturmayı, onu fark ettikleri anda patlamakta gecikmeyen kahkahaları ve olaylara meydan vermemek için görünmez olmayı öğrenmişti. Ne yakışıklı ne çirkin, ne şişman ne zayıf olmayı, sadece görüş alanının kıyısında şöyle bir görünüveren silik bir silüet olmayı öğrenmişti. Kendini inkâr edene kadar manzaranın içinde eriyerek, asla yoklanmayan başka bir yer olarak kalmak." Okuyunca etkileyici gelebilir ama edebiyatta bu şekilde kendini soyutlamış karakterleri anlatan çok fazla kitap var ve böyle romanlar, ya anlatımıyla ya kurgusuyla, kendini diğerlerinden ciddi şekilde ayıracak kadar sivrilmedikçe beni pek tatmin etmiyor, hatta inanılmaz sıkıyor. G'ye Göre Çile'yi bu yüzden yarım bırakmıştım. 6.27 Treni'nde, az önce alıntıladığım paragrafı okuduğumda aynı şeyi yaşamaktan korkmuştum ama kitaba devam ettikçe son derece özgün bir kurgusu (ve kurgu içinde kurgusu) olan, sıkıcı olmaktan çok uzak, nabzı atan orijinal bir metinle karşılaştım. Ve benim artık sıkılmaya başladığımı söylediğim kitaplarda başkarakterin hayatında hep karamsarlık, umutsuzluk ve belirsizlik rüzgârları eser. (Bu benim hoşlanmadığım bir durum değil, çok okuduğum için sıkıldığım bir şey sadece.) Sonları da kötü bitmediğinde bile belirsizlik sisi içinde biter. Bu kitapta ise artık "gezegende renkleri daha canlı, olayları daha az ciddi, kışları daha az sert, dayanılmazı daha dayanılır, güzeli daha güzel, çirkini daha az çirkin gösterme, kısaca hayatı daha güzel gösterme gücüne sahip biri" var ve bana umut verdi. Özellikle bu günlerde okursanız size nefes aldıracağına, kendinizi biraz olsun iyi hissettireceğine inandığım bir kitap.
6.27 Treni
6.27 TreniJean Paul Didierlaurent · Can Yayınları · 2017998 okunma
·
596 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.