Gönderi

Birçok metafizikçi, ne mekânın ne de zamanın nihaî olarak gerçek olabileceğini öne sürmüştür. Zamansal ve mekânsal yüklemler sadece görünüşlere uygulanabilir; gerçeklik, ya da gerçek olan zamanın başından sonuna devam etmez, o mekânın koşullarına da tâbi değildir. Bu görüşlerin kökleri Platon’da ve onun da ötesinde Elealı filozoflar Parmenides ve, hareketle ilgili birtakım para­doksların sahibi olan Zenon’da bulunmak durumundadır. Platon İdeaları, gerçek mekânları hiçbir yerde olmayan ezelî-ebedî nesneler olarak tasarlamıştı. Aym şekilde, Hıristiyanlık da, Tanrı’yı ezelî-ebedî olarak varolan ve evrenin her parçasında mevcut olan olarak düşündü. Tanrı zaman ve mekân içinde olmayıp, zaman ve mekânın kaynağıydı. Zaman ve mekân içinde yer alan her ne ise, onlarla sınırlanmış olur, çünkü bir mekân başka bir mekânı dışta bırakır ve bir arada varolan hiçbir iki zaman yoktur. Oysa, Tanrı tanım gereği sonsuz bir varlıktır ve dolayısıyla da, zamandışında ve mekândan ayrı olarak varolmalıdır.
Sayfa 51
·
95 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.