Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

“Lettre de cachet” ve kapatma sistemi yalnızca kısa bir dönem sürmüştü: …Fransa ile sınırlı kalmıştı. Ancak bu sistem yine de iktidar mekanizmaları tarihi açısından önemlidir. Bu, kralın keyfi kararlarının davetsiz bir şekilde yaşamın gündelik boyutuna müdahale edişini ortaya çıkarmış değildir. Daha ziyade, iktidarın karmaşık devrelerde ve dilekçeler ile bunlara verilen yanıtların karşılıklı oyununda dağılmasını sağlamıştır. Bu mutlakiyetçiliğin kötüye kullanılması mıydı? Belki de öyleydi, ancak mutlak monarkın sadece ve basitçe kendi iktidarını kötüye kullanması anlamında değil; daha ziyade, her bireyin, kendi amaçları için ve başkalarına karşı, mutlak iktidarın büyüklüğünden menfaat sağlaması anlamında: bu, hükümranlık mekanizmalarının bir anlamda kişinin kullanımına açılması, bu mekanizmaları ele geçirebilecek kadar akıllı olan herkesin bu mekanizmaların etkilerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanması için bir fırsattı. Bunun bir takım sonuçları oldu: siyasi hükümranlık toplumsal bedenin en temel düzeyine sirayet etti; mutlakiyetçi bir siyasi İktidarın kaynakları, otorite ve teslimiyet gibi geleneksel silahların ötesinde, iki özne arasında, bazen en sıradan olanları arasında, aile üyeleri arasında ve komşular arasında; meslek, çıkar, rekabet, aşk ve nefret ilişkileri kapsamında işletilebilir hale geldi. Oyunun nasıl oynandığı bilindiği müddetce herkes bir diğeri için korkunç ve yasa tanımaz bir monark haline gelebilirdi:homo homini rex. Bütün bir Siyasal zincir gündelik yaşamın ilmekleriyle iç içe geçiyordu. Ancak hâlâ bu iktidarın, en azından bir an için, temellük edilmesi, bir kanala sevk edilmesi, yakalanması, istenen doğrultuda bükülmesi gerekliydi; eğer kişi ondan faydalanmak istiyorsa, onu “ayartması” gerekliydi. İktidar aynı anda hem bir açgözlülüğün hem de bir ayartmanın nesnesi halini aldı; öyleyse tam da dehşet verici olduğu ölçüde arzu edilebilirdi. Sınırsız bir siyasi iktidarın gündelik ilişkilere müdahalesi bu şekilde kabul edilebilir ve tanıdık bir hale gelmekle kalmadı, aynı zamanda son derece istenir oldu; aynı anda, tam da bu itibarla, genelleşmiş bir korku teması haline geldi. Geleneksel olarak aileyi idari ve siyasi denetimlere bağlayan aidiyet ve bağımlılık ilişkilerini adım adım çözen bu eğilime şaşırmamamız gerekir. Tutkuların, öfkelerin, sefaletin ve kötülüğün orta yerinde bu şekilde işleyen kralın sınırsız iktidarının da -işe yararlılığının aksine, belki de hatta bu işe yararlık sebebiyle- tiksinilen bir şey haline gelebilmesine de şaşırmamak gerekir. Lettre de cachet’lere başvuranlar ve bu başvuruları kabul eden kral bir suç ortaklığı tuzağına düşmüşlerdi: ilk taraf, geleneksel imtiyazlarını git gide artan bir oranda idari otoriteye kaptırıyordu. Kral ise, her gün onlarca nefretle entrikaya burnunu soktuğu için tiksindirici bir hal alıyordu. Sanıyorum ki Chaulieu dükü Memoires de deux Keynes mariees’de Kralın kellesini almakla Fransız devriminin bütün aile babalarının boynunu vurduğunu söylemişti
·
60 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.