Biraz zaman geçmişti. Odadakiler kendi aralarında konuşuyorlardı. Mevlânâ birden bağırdı: "Susun! Ezanı dinleyin! Sultan Veled: "Baba ne ezanı, daha yatsıya çok var." "Duymuyor musunuz ezanı, tanımadınız mı sesi? Ezar okuyan Şems... Şems beni çağırıyor. Maşukum aşkın son yolculuğunda yolcusunu yalnız bırakmıyor." Sultan Veled babasını kucaklar. "Oğlum duydun değil mi? Şems ezanımızı okuyor..." Mevlânâ, Ezan-ı Muhammedî'nin son cümlelerini okur başı oğlunun omzuna düşer.