Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Montagu:Türk kadınları belki de tüm dünya kadınlarından daha özgürler
Pek çok Batılı ressam Doğu kadınını sadece harem ve hamam sahneleri içinde, erotik çağrışımlar içeren hallerde resmetmiştir ki bunlardan en ünlüleri Fransız oryantalist resim ekolüne ait ondokuzuncu yüzyıl ressamları Gerome ve Delacroix'ya aittirler. Bu ressamların çizdikleri Batının Doğuyu tanımlamakta ve onu bilmekte kullandığı oryantalist kalıplara tamamen uyar: Buna göre Doğu şehevi duyguların hâkim olduğu buğulu bir hayal âlemi olmasının yanı sıra vahşetin ve barbarlığın bütün topluma hâkim olduğu yerdir. 1718 yılından başlayarak iki yıl İstanbul'da kalan ve bu süre zarfında gözlemlerini ve deneyimlerini aralarında ünlü yazar Alexander Pope'un da olduğu İngiltere'deki arkadaşlarına ve aile üyelerine gönderdiği mektuplarda anlatan Montagu Doğu toplumları hakkında kadınların yazdığı seyahatname geleneğini başlatmış olur. Onun gözlemleri ve deneyimleri, Osmanlı toplumunda kadının konumuna dair, bizim bile, Türk toplumu olarak, basmakalıp tariflerden öğretildiğimiz yanlış bilgileri adeta sorgular niteliktedir ve böylece Türk Mektupları Osmanlıda kadının konumu ve harem yaşamı konusunda ezber bozan gerçeklere kapı aralar. İnanılanın tersine, Osmanlı kadınının hakları elinden alınmış bir köle olmadığından, aksine Montagu Batida ki hemcinslerine göre pek çok konuda geniş haklara sahip olduklarından sık sık bahseder. Osmanlı kadınının hakları konusunda değindiği en önemli konular arasında, İslâmî öğretilerin paralelinde kadına verilen mal edinme, malını yönetme ve boşanma haklarıdır. Batıda oluşan haremde erkek egemenliği altında hapis hayatı yaşayan Doğulu kadın imgesini, kadınların yaşadıkları rahat hayattan da dem vurarak aşağıdaki gözlemeleriyle yıkmaya çalışır: Gerçekten, Aaron Hill gibi seyyahların Türk kadınlarının acı dolu mahpus hayatları hakkında üzülmelerini görmek çok güzel ama aslında Türk kadınları belki de tüm dünya kadınlarından daha özgürler ve yine dünya endişelerinden uzak hayatlarından zevk alıyorlar; bütün zamanlarını gezerek, hamama giderek ve para harcamanın zevkini tadarak geçiriyorlar ve bu arada da yeni yeni modalar yaratıyorlar. Bir Turk erkeğinin harcamalarının limiti sadece hayalleriyle sınırlı olan karısından para saklaması bir delilik olarak görülür. Para kazanmak onun işi, harcamak ise kadının ve bu şerefli adet erkeklerin en cimrisi için bile geçerlidir. Ondokuzuncu yüzyılda, Osmanlıya yapılan gezilerin yoğunluk kazanması nedeniyle, İngiltere'de John Murray, Osmanlı toplumu hakkında seyyahları yolculuk öncesi bilgilendirme amacıyla Handbook for Travellers in Constantinople and Turkey in Asia (Asya'daki Türkiye ve Istanbul Gezginleri için El Kitabı) isimli bir gezi kitabı yayınlar. 1878 yılında dördüncü baskısını yapan bu gezi el kitabında, John Murray harem konusundan bahsederken Batıda 'Doğu kadını hareme hapistir' inancının yanlışlığını ortaya koyar: Türk kadınlarının kuşların kafeslerde tutulması gibi evlerin de hapsedildiğini düşünmek yanlıştır. Tam tersine, Avrupalı kadınlardan daha fazla özgürlük sahibidirler. Aynı şekilde, 1836'da İstanbul'da bulunan ve City of the Sultan: Domestic Manners of the Turks, yani Şehrin Sultan Türklerin Ev İçindeki Halleri adlı seyahatnamenin Julia Pardoe, erkeklere atfedilen 'efendi, sultan' gibi unvan. yazan ların kadınlar için de kullanıldığından dolayı kadınların statüsünün cinsiyet ayrımı yapılmadan erkeklerinkinden farklı olmadığının anlaşıldığından bahseder. Ayrıca Julia Pardoe, Batı toplumunda Osmanlı kadınlarının sahip oldukları hak ve özgürlüklerin bilinmemesinin ve tam anlamıyla anlaşılmamasının kendi toplumlarında Doğu kadını konusunun yanlış lanse edilmesi sebebiyle ortaya çıktığını hayıflanarak belirtir: Eğer hepimiz özgürlüğün mutluluk demek olduğuna inanıyorsak, o zaman Türk kadınları çok mutlular, çünkü imparatorlukta yaşayan en özgür kişiler onlar. Avrupa'da, Doğu kadınının haline acımak bir adet olagelmiş fakat aslında bu tamamen onların gerçek durumlarının yanlış bilinmesinden kaynaklanan gereksiz bir duygu gösterisi. Daha önce de belirttiğim gibi, Osmanlıda kadınlara kocalarına karşı kendilerini ilgilendiren bir konuda söz söyleme, onlara sitem etme, onları yönlendirme hatta bu konularda ısrar etme hakkı verilmiştir; bir Osmanlı erkeği karısının bu isteklerinden ve düşüncelerinden asla rahatsız olmaz. Tam tersine, onlar eşlerinin ardı arkası kesilmeyen konuşmalarını sükûnetle dinler, onlara kızmaz ve haremdeki kadınların en hararetli ve hiddetli konuşmalarına ise en fazla tamam,diye cevap verirler. Pardoe gibi, 1842 ve 1844 yılları arasında Osmanlıya bağlı Kahire'de yaşamış olan Sophia Lane-Poole da Doğuda kadınların durumunun pek çok bakımdan Batıdaki hem cinslerine göre daha iyi olduğunu savunur: okuduklarımdan çok hoşnut kaldigimi belirtmek isterim. Ülkenin yerli halkının, kadınların özgürlüğünden ve güçlerinden bahsettikleri anlatımlara binaen ki bunlar ülkenin üst sınıfını oluşturan hükümetin üst düzey görevlilerinin de anlatımlarını içeriyor, Doğuda özellikle üst sınıflarda kadınların durumunun pek çok bakımdan iyi olduğuna kanaat getirdim.
··2 alıntı·
2.291 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.