Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

724 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Tutunamayanlar, Türk Edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak gösteriliyor. Yazarın da ilk eseri. 1934 İnebolu doğumlu yazar bir mühendis. Yazar kitabı 1968 yılında yazmaya başlamış. 1971 yılında yayımlanmış. Yayımlanmış ama pek okunmamış, okunsa da anlaşılmamış o dönemde kitap. Kitabı Kafka’nın kitapları gibi yazıldığı dönemden bağımsız olarak düşünemeyiz. Savaş sonrası bir dönem, 1960 darbesi, 1971 muhtırası… Yani insanların sağ sol gibi kavramlarla ayrıştırıldığı, kimsenin birbirini can kulağıyla dinlemediği, edebiyat toplum içindir bakış açısının hakim olduğu bir dönem. Atay, bu hengamenin içinde kendini hiçbir tarafa ait hissetmez. Böyle bir dönemde bireyi anlatan bir kitabın okuyucu bulamaması aslında normal. 1990’lı yıllara gelindiğinde okunmaya, anlaşılmaya başlar kitap çünkü artık ülkede bazı kargaşalar durulmuştur ve insanlar aynaya bakmaya başlar, kendini anlamaya çalışır. Okuması da anlaması da gerçekten kolay bir kitap değil bence. Ben de birçok okur gibi daha önce okumaya çalıştım ve kitabı yarım bıraktım. Şimdi tekrar okudum. Anladıklarımı paylaşayım. Mutlaka öncesinde çokça kitap okumuş olmak gerek bence yine de zorlanmadım diyemeyeceğim. Ne demek istedi ne demek istedi diyerek birçok satırı tekrar tekrar okudum. Bazen sıkıldım bıraktım tekrar başladım. Neyse ki bitti, üzülsem mi sevinsem mi bilemiyorum. Çünkü okurken bir kasvet de basmadı değil. Kitabın konusu kısaca Turgut Özben adlı karakterin intihar eden arkadaşı Selim Işık’ın intihar sebebini merak etmesi ve bunu araştırmaya başlamasıdır. Selim’in bıraktığı günlükleri okur, onun arkadaşlık ettiği insanlarla tanışır, konuşur, kendi bilincinden geçenleri Olric adlı hayali karakter ile konuşur. Bu yolculukta tanıdığı sandığı arkadaşını yeterince tanımadığını anlar, onu ararken aslında kendini, hayatı, varoluşunu sorgular ve bir anlamda Selim olur ve kaybolur. Bu zihinsel yolculuğun sonunda anladığı hayatın saçma olduğudur.(Kafka gibi) Yazarın bahsettiği tutunamayanlar kimlerdir? 1- Kalabalıklar içinde yalnız olan modern insan 2- Maddi imkansızlıklardan dolayı hayatını bir türlü yoluna koyamayan insan 3- insanlara olan inancını yitirmiş, belki bizim gibi kitaplara sığınmış insan 4- toplumun biçtiği rollerden birini oynamak istemeyen insan. ( üç türlü meslek vardı; mühendislik, doktorluk, avukatlık fakat ben ressam olmak istiyordum) Oğuz Atay’ a Tutunamayanlar sorulduğunda şöyle demiş; ben çok basit bir iş yapmak istedim. İnsanı anlatmak istedim. Yazar basit demiş ama asıl zor olan insanı anlatmak bence, hani Sabahattin Ali diyor ya: Fakat bir insan kalbi bu şehirden daha uçsuz bucaksız değil miydi? Yazar yarattığı karakterlerle biraz da kendini anlatmış. Özben ve ışık soy isimlerini bilinçli olarak seçmiş. Yazarın eleştirel bir dili var bunu da trajikomik bir üslupla yapıyor. Zeki bir mizah ustası aslında. Peki neyi eleştiriyor; dini, toplumsal düzeni, sınıf ayrımını, ideolojileri….. Geleyim yazarın diline. Konuyla bağlantılı olarak da açık anlaşılır değil. Kapalı, îmalı bir dili var. Mesela Günseli’ye ithafen yazdığı 76 sayfalık noktasız virgülsüz bir bilinç akışı var. Kitabın bu kadar önemli görülmesinin bir sebebi de edebiyatımızda ilk postmodern roman olarak kabul edilmesi. Bu kitaptan önce bu türe yakın Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü Aylak Adam gibi eserler yazılmış. Yıldız Ecevit’e göre de Tutunamayanlar tam bir postmodern değil postmodern ögeler barındıran modernist bir eser. Postmodern ne demek? Varolan metinlerden yola çıkarak yeni bir metin ortaya çıkarmak demek. ( örneğin Orhan Pamuk da Umberto Eco Gülün Adı kitabından yola çıkarak Benim Adım Kırmızı’yı yazmıştı.) Okuyucuyu başka metinlere teşvik etmek demek. Farklı türleri birarada kullanmak demek. Atay; şiir, şarkı, anı, mektup, günlük gibi türleri birarada kullanmış. Olric Hamlet’ten esinlenerek yaratılmış Orhan Pamuk’un dediğine göre. Yazar dünya çapında büyük yazarlardan etkilenmiş ve esinlenmiş: Robert Musıl , Herman Hesse, Dostoyevski, Kafka, Nabakov…. Hakan Günday, Az adlı kitabında Tutunamayanlardan bahsetmiş ve diyor ki; kitap Türkçe ile yapılan bir deney. Olay romanı değil, karekterin içinde bulunduğu durumun romanı yani kitapta okuyucu aslında karakterin zihninde geziyor. Okuyucu bu kitabı okurken her söyleneni anlamlandırmaya çalışırsa anlayamaz. Bilincimizi bu çok sesli senfoni orkestrasının akışına bırakmalı ve satırlar arasında kaybolmalıyız. Kitabı okuyana da ne anladın değil ne hissettin sorusu sorulmalı. Son olarak şunu diyeceğim arkadaşlar sadece karnı acıkan insanların çokluğunda ruhu ve beyni de acıkan, daima neden diye soran insanlar hep var olacaktır. Neye tutunduğumuz da kimliğimizi belirleyecektir. Herkes okusun demiyorum. Zamanı geldiğinde okunacak bir kitap.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,5bin okunma
··
2.356 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.