Gönderi

Severek mektup yazılan bir insanın bile olması ne büyük bir olay, söylenen her sözcüğün anlaşılmaktan öte, yaşadığını, dahası sözcüklere bile gerek olmadan yaşandığını bilmek, güç gibi yalınç bir olgu değil, var olmak gibi bir şey. İşte, yalnız kalınca var olduğumu hiç algılamıyorum. Kendi kendime yaşamın düşünü görmüş bir ölü gibi geliyorum, örneğin, benim şimdi Güner Sümer'in yanında olmadığımı bana ne anlatıyor ki? Dışarıdaki kar mı? Soğuk mu? Zürih' mi? Hayır, hiçbiri değil. Yalnız şu an sana yazmak, yazabilmek, orada olmadığını bana duyuruyor, bu nedenle de yalnız yatmaktan hiç hoşlanmıyorum, hiçbir gece yalnız yatmak istemiyorum, sabah uyanınca yaşadığıma şaşıyorum. İşte "sevişme" düşkünlüğünün temelinin de bu duyguda yattığını öyle iyi biliyorum ki.. Bu yüzden, kendisiyle sevişmeyi çok sevdiğim için Hans Peter'i çok seviyorum. Aynı senin gibi kimseyi dinlemeyi sevmediğim halde, birini dinlemeyi kendimi dinlemeye yeğliyorum..
Sayfa 95 - pdf
·
60 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.