Gönderi

Belleksel yeteneklerimizin yetersizliğini ve eksikliğini bir kere daha görmek canımı sıkıyordu. Fakat ne olursa olsun, bu hatırayı ele geçirmek ümidinden vazgeçmiyordum. Biliyordum ki en küçük bir olayı yakalasam sorun kalmayacaktı. Çünkü belleğim pek gariptir; hem iyidir hem kötü; değişken olmakla beraber inanılmayacak kadar sadıktır; çoğu zaman, en önemli olayları yahut evvelce gördüğüm yüzleri, en derin uçurumlarına kadar götürüp saklar ve benim iradem, belleğimin bunları tekrar bana vermesine yetmez asla. Fakat en küçük bir ipucu, mesela resimli bir kartpostal, bir zarf üzerine karalanmış bir iki kelime yahut sararmış bir gazete sayfası, o hatıranın, oltaya yakalanmış bir balık gibi, bilinçaltının gizemli yüzeyinde çırpınmasına yeterli olur. O zaman, vaktiyle tanıdığım bir kişinin her özelliğini tekrar hatırlarım; onun ağzının biçimi, dişlerinin aralığı bile gözümün önüne gelir; kıvrak kahkahasını işitir gibi olurum; yüzünün neşeli ve gülümser çizgilerini görürüm. Bütün bunlar eksiksiz bir netlikle karşımda belirir ve o adamın bana söylediği her kelimeyi hatırlarım. Geçmişi yakalayabilmek için, daima hislerimin güçlü bir şekilde harekete geçirilmesine ve belirgin, minimini bir olaya ihtiyacım vardır.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.