Gönderi

Materyalistlerin misali şu kısa hikâyedeki gözlemcinin durumuna benzer. Şöyle ki: Bir köy muhtarının elinde büyük miktarda buğday vardır. Fakat tarlası küçük olduğundan hepsini oraya ekemez. Hem köy halkına yardım etmek hem de kalan kısmını tarlaya ekmek amacıyla buğdayı at arabasına yükler. Dağıtım ve ekim için de iki kişiyi görevlendirir. Muhtar, köyde yaşayan her bir ailenin ihtiyaç durumunu bildiğinden hangi aileye ne kadar yardım yapılacağını ve ne kadarının da tarlaya ekileceğini görevlilere tembihler. Görevliler buğdayları belli bir ölçekle, kimi aileye bir tas kimine birkaç tas vererek dağıtır. Kalan kısmını da tarlaya götürüp ekerler. Bu dağıtıma yoldan geçerken rastlayan bir adam buğday yardımının sebebini ve buğdayın dağıtılmasında hangi aileye neye göre ve ne kadar yardım yapılacağını bilmediğinden iki adamın tarlaya giderken köy halkına rastgele ölçülerle buğday dağıttığı ve kalan buğdayları da tarlaya ektikleri kanaatine varır. Oysa o adama rastgeleymiş gibi gelen hadise tesadüfi değildir. Dağıtımın gayesi ve işleyişi önceden muhtar tarafından belirlenmiştir. Fakat adama görünen, durumun rastgele olduğudur. İşte bunun gibi materyalistler de tabiattaki denge ve ahengi görmelerine rağmen hikmeti inkâr ettikleri, bir kısım teistik evrimciler ise Allahın tabiata müdahale etmediğine ve dolayısıyla hadiselerin başıboş olduğuna iman ettikleri için tüm hadisatı tesadüflere havale ederler.
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.