1815'te düzeni ve geleneği yeniden kurmakta olduklarını düşünenler artık çok geç olduğunu görmüşlerdi: Zihniyetlerde inanılmaz bir değişim gerçekleşmişti ve bunun tarihsel olarak geri döndürülmesi olanaksızdı. Çok yeni iki fikir, hemen hemen kendiliğinden aşikâr bir biçimde çok yaygınlıkla benimsenir hale gelmişti. İlki siyasi değişimin istisnai değil, normal bir olay olduğuydu. İkincisi ise egemenliğin 'halk' denen bir varlıkta olduğuydu.