Ezici çoğunluğu eşcinsellerden oluşan Platon’unki gibi bir çevrede, Sokrates'in kadın ağzından bir aşk öğretisi açıklaması tuhaf doğrusu. Ben bunun, tam tamına Platon'un sözcüğe verdiği anlamda bir anımsama sorunu olduğu kanısındayım: Köklere, analığın krallığına, asal doğruların kaynağına inmek. Aşkın gizemlerini açığa vuran kişiyi kadın bir peygamber yapmaktan doğal ne olabilir? Diotima, Eros'un ne tanrı ne de insan olduğunu söylemekle başlar; doğaüstü bir güçtür o, hayatı tanrılarla ölümlüler arasında bir yerde geçen bir ruh. Arasında sözcüğü tanımlar onu: Görevi iletişim kurmak, canlıları birleştirmektir. Belki de onu bu yüzden rüzgârla karıştırır, kanatlı olarak resmederiz. Kıtlık ile Bereketin çocuğudur o, bir arabulucu olarak yapısını bu özelliği açıklar: Işıkla karanlığı, duyular dünyasıyla düşünceler dünyasını bağdaştırır. Bereket'in çocuğu kimliğiyle, dünya mallarını dağıtır. İsteyen ve yalvaran da odur, istenen ve veren de.