Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

392 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kaynaklara dayanan baştan sora bir İstanbul tarihi için bence nadir güzel kitaplardan birisi. Her şeyden önce kitap bilgi verici ve İstanbul tarihi adı altında genel tarih bilgilerini de içeriyor. Roma’nın İstanbul’a gelişiyle başlayıp Turgut Özal’a kadarki süreci hem yüzeysel hem de derinlemesine kendi tarzıyla işliyor. Istanbul tarihine, şehrin yapılarının arkasındaki olaylara hakim olmak için oldukça güzel bir kitap. İstanbul’u tanımak için okunması gereken kitaplardan biri, hem de en azından tarihçi ve türkolog bir profosörün kaleminden. Öncelikle kitabın ayrıldığı dönemsel bölümler oldukça analitik bir yaklaşımla sürecin daha da iyi anlaşılmasını sağlıyor. Kitap kronolojik sırayı bazen atlasa da bunu yapmak için haklı bulduğum belli konuları belli başlıklar altında toplama kaygısı var. Sadece tarihsel sırada verilen bilgiler salt tarih bilgisinden öteye geçmezken belli başlıklar altında bir önceki konudan geri yahut ileri tarihleri anlatıyor olması kafa karıştırıyor gibi dursa da zaten hakim olduğu bilgiyi size bir şekilde verdiği için yazar daha çok önem ve konu başlıklarıyla ve kronolojiyi de kaçırmadan ilerlemiş. Kitap üç ana tarihsel kısma ayrılabilir Roma-Bizans, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti. En detaylı bilgilerin verildiği Roma ve Bizans dönemleri, ki gerçekten en ilginç dönemler, oldukça iştahlı anlatılmış ve oldukça da güzel bilgi verici didaktik üslupla aktarılmış fakat tarih sırası Osmanlı’ya gelince yazar klasik Osmanlı karşıtı tavrını gizlemekten satırlar arasında farkedilir üslubuyla çekinmiyor; Roma döneminde yapılan yapıları öve öve bitiremezken Osmanlı döneminde yapılan yapılardan basit birer yapı gibi bahsediyor. Bu kısma katılmıyorum, çünkü Osmanlı göz bebeği başkentini en güzel eserlerle süslemek için her zaman elinden gelenin en güzelini yaptırmıştır. Kaldı ki Latin’lerin istilası kadar İstanbul’a zarar veren bir dönem olmazken ve bu istilayı ve yağmayı sadece tarafsız bir üslup ile sanki çok normalmiş gibi anlatırken, yazar Osmanlıların varlığında hep bir beis bulma kaygısı taşıyor, oysaki Osmanlılar ona Dersaâdet (Saâdet kapısı) diyerek sahip çıkmıştır. Belki de tartışılması gereken kurtarabileceğimiz dönem bugündür. Bugünün mahvedici yapılaşma ve tarihi yıkma tutumundan konuşmalıyız, üzerine tartışmalıyız. Osmanlıların gündelik hayatına bile eleştirel yaklaşımı, satırlar arasından fark edenler için biraz avrupai klasik bir karşıtlık olarak algılanacaktır. Yazar Osmanlılara dair bir güzellikten, başarılı bir kişilikten, bir başarıdan bahsediyorsa bir yerlerde, ardından bu başarıyı mutlaka bir Hıristiyan yahut avrupalıya atfediyor oluşu da sanki her şeyin kurucusu, kaşifi kendileriymiş gibi sürekli batı batı diye bağıran bir tutumdan ve taraflı bir anlatıdan öteye geçmiyor. Haritalarla desteklenen bilgiler okuyuşu çok daha anlaşılır kılarken her zaman bu tür kitapların eksiği olan harita ve görseller bu kitapta da biraz eksik kalıyor ama yine de güzel. En arkada verilen kronolojiler ise ayrı bir yardımcı ek bilgi olmuş. Keyifli okumalar.
İstanbul Tarihi
İstanbul TarihiRobert Mantran · İletişim Yayıncılık · 202012 okunma
·
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.