Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

248 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Sanırım okumaktan en çok zevk aldığım “önsöz”leri kazancakis yazıyor. Kısacık metne büyük anlamlar sığdırıyor ; “dünyayı dolaşmak; yeni toprakları, denizleri görmek, insanlarla fikirleri bulmak- hepsine ilk defaymış gibi uzun uzun bakmak (bakmak ve doymamak); sonra da gözlerimi kapamak ve zenginliklerin içimde kristalleştiğini, istedikleri gibi usulca ya da fırtınayla çöktüğünü hissetmek, ta ki Zaman onları ince eleğinden geçirinceye, tüm acı ve sevinçlerin tortusu süzülünceye kadar. Bence yürekteki bu simya ilmi, İnsan’a layık, muazzam bir zevktir. Çünkü insan böylelikle yalnız kendini tanımakla kalmaz; çok daha önemlisi, çılgın ve vakur benliğini, acılı başıboş İnsanlık ordusunun içinde savurarak, yumuşatarak aşabilir. Ben çok gezdim, ruhumun korsanlıklarıydı bunlar; acıyan yürek oyalansın diye..” s.11 Kitabın ilk kısmı olan “ispanya” başlığı altında yazılanlar daha çok ; geçilen kentler ve yüzler, tarihin dolambaçlı yolları, insanlığın geldiği nokta, değişenler ve değişmeyenler, mekanın ve zamanın öğreticiliği ve bilge kıldığı insanlar.. Kazancakis, gözlerini kapar ve daha net hatırlamaya çalışır yaşadıklarını, bunları anlatmak ister okuyucusuna, aynı yolda olanların bir nebze sıkıntısını azaltmak ve kendi yüreğinin haykırışını duyurmak için. Hatıralarında İspanya’yı dolaşmaya başlarız.. İlk kez 1937 yılında basılan bu kitap yazarın en çok beslendiğim dediği “gezilerini ve düşlerini” içererek, El Greco’ya Mektuplar ve o büyük romanı Zorba’ya giden bir yol taslağı aynı zamanda. Kitaplarında fark edileceği üzere kazancakis, Tanrı ile zaman zaman çocuksu bir kavgaya tutuşur. Bu kitapta karşılaştığı insanları anlatırken de kendi gibi olanlara ağırlık verir sanki. Bu insanlar üzerinden dinin kutsiyetini, dokunulmazlığını kırar ; “tombalak bir köylü yere tükürerek yağmuru yağdıran Tanrı’ya sövdü.” 16 Yine bir başka anlatı da; Kızak çeken bir lapon ile yolculuğu sırasında uçsuz bucaksız karlara bakar ve adama sorar ; -“korkmuyor musun?” -“hayır” -“neden? Umudunu Tanrı’ya mı bağladın?” Lapon yavaş yavaş başını sallar ve cevap verir; -“Tanrı çok yüksekte . Görmez, duymaz.” “öyleyse neden korkmuyorsun?” “korkarsam, mahvoldum demektir!” s.28 “Valladolid” bölümünde Cervantes ve İspanya’nın asil kahramanı Don Quijote hakkında uzun uzun yazar. ; “dünya, Tanrı’nın elinden haksızlık ve hatalarla dolu bir halde çıkmıştır. İdealin şövalyesiyse bu dünyayı düzeltmeyi kendine borç bilir. Çünkü Don Quijote’nin işi, Tanrı’nın bıraktığı yerden başlar.”41 Aslında ispanya’nın ruhu olarak gördüğü Don Quijote kitabın tamamında yer alır. İspanya şehirlerini öyle masalsı bir dille anlatır ki, birden yazarın gözlerini ve ruhunu ödünç almış gibi, biz görüp yaşamışçasına derinden hissederiz okuduğumuz her şeyi… Gotik kiliseleri, katedralleri, tarihi yapıları, köyleri, kentleri gezerken birden tarihsel bir dönemin içinde buluruz kendimizi. İnsanın yapma eylemi yanında yıkma eyleminin de ne denli büyük olduğunu gösteren “Madrid” bölümünde “98 felaketi”nden bahseder. Tarih bilgisi ile okunursa bu bölüm daha iyi anlaşılacaktır. Ancak hiçbir şey bilinmese de insanda merak uyandırıyor. Bir dönem bu ülkede yaşanmış olanlar bizlere hiçte uzak değil. Yıkımın eşiğinde duran bir ülkeyi yeniden diriltme eyleminde bulunan aydınlar ve ürettikleri çözümler… Ressamlar, şairler, yazarlar, filozoflar da geziniyor sayfalar arasında. İspanya’daki var olmuş olan her kültürün izini sürüyoruz. “Kurtuba bölümü” bir doğu masalı anlatır. Endülüs bahçeleri, çiçekler, ağaçlar, şiirler, halk türküleri, ömer hayyam, islam kültürü… bu masalın başrolündedir. Ve son bölüm ve yıkımlar ve kan kokuları… insanlık kitabında en fazla sayfayı işgal eden konu olan savaş ile sonlandırır kitabını. Aşağıdaki cümle bile dönemin yakıcılığını gözler önüne sermeye yeter. İnsanlığın böyle devirlerden geçmemesini dilesek de sonsuz bir barış ve sükunet ütopyadan ileri gidemeyecek sanırım…. S227 “artık bebekler, utangaçlık ve saflığın baharını görmeden erkekleşiyorlar.”
İspanya, Yaşasın Ölüm
İspanya, Yaşasın ÖlümNikos Kazancakis · Can Yayınları · 2019143 okunma
·
413 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.