Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

10/10 puan verdi
·
Beğendi
Fransız ve dünya edebiyatının en önemli üslup yazarlarından olan ‘’Marcel Proust’’, on dört yıllık bir çalışmanın  ürünü olan ‘’Kayıp Zamanın İzinde’’ serisinde yüzlerce karakterin yaşamını zamanın kozmik ve psikolojik algısından yola çıkarak kurgular. Proust bütün yaşamları zaman ve mekân ilişkisinin anlardan meydana geldiği düşüncesinden hareketle anlatır ve yazma eyleminin kendisini de roman kurgusunun bir parçası haline dönüştürür. Yedi ciltlik roman serisinde beş yüze yakın karakterin yaşamını uzun bir zaman diliminde birbiriyle bağıntılı bir kurguyla yazan Proust, bu kadar uzun bir anlatıda doğabilecek boşlukları ben dilini kullanarak, anları birleştirerek, karakterleri döngüsel bir kurguyla yaşatarak ve zaman algısını genişleterek sağlamıştır.  Proust’ un Kayıp zamanın izinde’ si okunması ve anlam yönünden oldukça zor olsa da ayırdığınız onca zamana, değecek, eşsiz bir eser olarak, müthiş  doyum alacaksınız. İlk kitap ‘’Swann’ların Tarafı ‘’ olarak karşımıza çıkar. Marcel Proust’un  Swann’ların Tarafı (Combray, Swann’ın Bir Aşkı ve Memleket İsmi ). İnsan yeryüzünde zamanı bir bütün olarak değil parçalayarak yaşamayı seçmiştir. Bu parçalamada zaman, genel hatlarıyla geçmiş, şimdi ve gelecek olarak ayrılmıştır. Şimdiki zamanı yaşayan insanın ruhu ve bedeni aslında geçmişten gelir. Bu yüzden insanın bedeni artık geçmişte olamasa da bilincinin büyük bir alanı geçmiştedir. Günlük hayatta bir insan için zaman, belki de olağan bir şeydir; yani tabiatın bir parçasıdır; ancak sanatkâr için zaman, hem varoluşu hem de yok oluşu temsil eder. Sanatkâr şimdinin içinde daima geçmişi arar. Bu arayış sanatkârın algısına göre çeşitlenir. M. Proust geçmişe, bireysel geçmişe,  dönmüştür bu eseri oluştururken. Zihin şimdinin içine yeni bir kurguyu alırken bu kurgu şimdinin yeni kurgusu değildir; geçmiş hal tüm haliyle değişime uğramadan canlanır. Geçmişin peşinde olan sanatkâr her fırsatta geçmişi yeniden yaşamanın peşindedir. M. Proust; kaybolan silinen ve geri alınamayacak olan şeylere karşı keskin bir duyarlılık gösterir. Combray ; Yatmak üzere yukarı çıkarken tek tesellisi yatağa girdiğinde annesinin onu öpmeye geleceğini bilen, büyük amcasının buklelerini çekmesinden korkan korkan çocuk anlatıyor. Halalarını, büyükannesini , anne ve babasını, kiliseyi, Legrandini , Françoiseyi , huysuzlukları , tutkuları, iffetli gözüken tiyatrocu kadınları,  kitapları , akşam yemeklerini ve Swann'ı anlatıyor. Swann'ın annesi ile arasına giren, o muhtaç olduğu öpücüğü almasına engel olan ziyafetleri... Swann yüzünden mahrum kalınan öpücük şu şekilde anlatılıyor " Swann'ın gelişi aramızda sadece birisi için azap dolu bir endişenin kaynağıydı ; o da bendim. " annesi o akşamlarda odasına çıkmaz ve genelikle uyuyakalacağı sırada yatağında emanet ettiği o değerli kırılgan öpücüğü bağışlayamazdı . Combray 'da bu öpücük kadar mühim başka şeyler de vardı. Büyükanne için Françoise ne derece gerekliyse, kilise ve ayinler de aile için oldukça önemliydi. Kilise için de Çan kulesi ,  adeta Çan kulesi kilisenin sözcüsüydü.  Françoise gibi Eulalie de kiliseye hizmet eder hatta aralarında tatlı bir rekabet kurarlardı. Tıpkı Swannların tarafıyla Guermantes tarafı gibi. Guermantes farklıydı, hep uzaktı ama çekiciydi, esir ederdi akdikenlileriyle . Orada adına inat yetişmiş gibi olan pembe akdikenler de vardı. Tıpkı yüzü pembe çillerle kaplı Gilberte gibi. Tılsımlı Gilberte sadece adıyla etkisi altına almıştı bile.  " Gilberte adını yaseminlerin ve şebboyların üzerinde yankılanırken duydum; içinden geçtiği temiz havayı,  bu ismin onunla birlikte yaşayan, seyehat eden talihli insanlara işaret ettiği kişinin hayatındaki esrarla doldururken, harelendirirken duydum; omzumun hizasındaki pembe akdikenin altında, bu ismin sahibiyle, benim asla içine giremeyeceğim meçhul hayatıyla o talihli insanlar arasındaki ( benim için bir işkence olan) yakınlığın özünü sergilerken duydum." dedirten Gilberte. Bir de M. Vinteuil ve iyi bir evlât olamayan kızı... Çeşit çeşit sadakatsizlikler ve tutarsızlıklar bazen te yersiz tutkular bunlar da Meseglise tarafındaydı. Sonunda geride kalan uykusuz, hüzünlü geceler, belirsizlik ve Swann'ın eski aşkı... Çoğu yüksek sosyete mensubuna benzemeyen Swann 'ın aşkına geldik. Bu bölüm bize gerçek manada aşkın insanın gözünü ne denli kör ettiğini, hatta çoğu zaman kör etmenin yanı sıra çirkinlikleri bile güzel gösterebileceğini anlatıyor. Hatta aşk kimi zaman insanı başka bir insana da çeviriyor. Swann da değişiyor aşkı tattıktan sonra.  Henüz aşık olmayan Swann' dan şu şekilde bahsediliyor "Swann birlikte vakit geçirdiği kadınları güzel bulmaya çalışmaz, güzel bulduğu kadınlarla birlikte vakit geçirmeye gayret ederdi " fakat tiyatroda tanıştığı Odette onu öyle olağanın dışında bir aşık yapıyordu ki Swann vakit geçirdiği bu kadını en güzel buluyor ve güzel kadınlarla vakit geçirme huyundan vazgeçiyordu. Verdurin'ler de olan akşam yemekleri,  Odette' nin davetleri, sergiler, operalar, birlikte yapılan herşey Swann'ı tam anlamıyla aşık , Odette'yi de aşık olunan eşsiz kadın yapıyordu. Odette'nin hayatını ve geçmişini görünmez yapıyordu Swann'ın aşkı. Onun için en güzeli, eşsiz olanı, tapılması gereken Odette'ydi . Bunu bilen Odette kimi zaman umursamazlık kimi zaman riyakârlık hatta bazen sadakatsizlik bile yapmaktan çekinmiyordu. Swann'ın şüpheleri bir gün kendisini eve çağıran Odette'nin uyumak istemesiyle başlamıştı. Şüpheler büyüyordu fakat ona olan aşkından hiçbirşey eksiltmiyordu . Onu ne zihninde ne kalbinde kirletmeye yetmiyordu hiçbir şey . Bir de Forcheville çıkmıştı ortaya . Şüphelere şüphe katmaya gelmişti sanki. Odette'nin ona yazdığı mektuba şahit olan Swann her şey açık seçik ortada olmasına rağmen mektupta eksik olan "Kalbinizi de burada unutsaydınız keşke onu iade etmezdim " cümlesiyle her şeyi unutup Odette'ye aşık olmaya devam ediyordu.  Kötü düşünceler Odette adıyla birlikte onun zihninde hep iyi oluveriyordu . Odette Swann'ı reddetmeye onunla daha az vakit geçirmeye başlamıştı tam da Swann'ın aşkının sökülüp atılamayacak seviyeye geldiği anda. Swann iyice hayattan kopmuş ,Odette olmadan yaptığı şeylerden zevk almaz, sadece Odette ile olmak ister hale gelmişti ama Odette yoktu . Luames prensesi geliyordu ama olmuyordu, Odette'ydi bu silinip atılmıyordu. Zaman geçti Swann şüphelerle dolu Odette hala çok güzeldi.  Rast geldiler ve Swann şüphelerini kafasında kurmaktan vazgeçip açık açık sordu sadakatsizlik sorularını. Evet Odette yapmıştı aldatmıştı Swann'ı . Swann artık onu erkeklerden değil kadılardan da sakınmak zorundaydı. Çok zordu Odette'ye aşık olmak çok zordu. Odette'nin umursamaz tavırları,  dilinden şen şakrak dökülen "Hadi oradan "," İşi nereye vardıracağını biliyordum " gibi basit cümleler Swann'a kâbus oluyor bir türlü zihninden silip atamıyordu ve en sonunda Swann'a " Hayatımın onca yılını hasrettiğim,uğruna ölmek istediğim, en büyük aşkımı yaşadığım kadın, aslında hoşuma gitmeyen, tipim bile olmayan bir kadınmış meğer!" sözlerini söyletiyor. Swann kendine yalan söylemiş olabilir mi yoksa bu hikâye burada bitmiş midir? Kitabımızın son bölümü olan, "Memleket İsimleri: İsim" kısmında ilk bölümde tanıştığımız ikinci bölümde yerini daha çok Swann' a bırakan, küçük karakterimize yeniden rastlıyoruz. Bu bölümde nasıl ikinci bölümde Swann' ın aşkına yer verdikse bu seferde küçük beyin aşkına şahit olacağız. Bizi bekleyen yeni bir karekter ve sürpriz bir aşk... "Gilberte'ten ayrı olduğum her an, onu görme ihtiyacı içindeydim, çünkü sürekli onun görüntüsünü kafamda canlandırmaya çalışa çalışa sonunda hiçbir şey göremez oluyor, aşkımın neye tekabül ettiğini tam olarak bilemiyordum. Ayrıca Gilberte beni sevdiğini hiç söylememişti henüz." Buhranlı bir aşk hikayesinde kaybolacağız bu sayfalarda. Kısa , akıcı ve az karakterin olduğu bir kapanış olucak. Ve şimdi ikinci kitap için fazla beklemesen çok iyi olur sevgili okur... "Eskiden bildiğimiz yerler, kendilerini kolaylık olsun diye yerleştirdiğimiz mekânlar âlemine ait değildirler sadece. O zamanlar ki hayatımızı oluşturan, birbirine bitişik izlenimlerin ince bir dilimidirler; belirli bir görüntünün hatırası, belirli bir ânın özleminden ibarettir ve evler, yollar, caddeler de, heyhat, seneler gibi uçup giderler."
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,203 okunma
·
760 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.