Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

258 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı bitirdim ve sonraki bir saatimi ne elde ettiğimi sorgulayıp düşünmekle geçirdim. İnceleme yazmak ile ilgili tereddüt ediyordum ki bir inceleme yazmaya değer olduğunu düşündüm ve geçtim bilgisayarın başına. Evet, başlıyorum Beyaz diş, köpek ırkı ile karışmış bir kurt köpeği. Görünüş, fiziki özellikleri ve davranış biçimi ile tam bir kurt köpeği olması ile birlikte içsel dünyasında evcil bir köpek barındırıyor. Hemen hemen her gün gördüğümüz insanın en yakın dostu olan, otur dediğinde oturan, git dediğinde giden, oyun sever, şaklaban bir köpek değil. Ağır başlı ve gururundan ödün vermeyen, sadakatli ancak bunu göstermeyi sahibine olan davranışları ile değil, bir bütün içerisindeki belirgin şekilde ortaya koyduğu tutumları ile ifade etmeyi bilen, isteyen, ortamın delikanlı ağır abisi kendisi. Benim için beyaz dişi bu şekilde tanımlamak yeterli. Her kitabı okuduğumda kendimi ana karakterin gözleri ile bakarken bulurdum, onun yaptıklarını, söylediklerini yapar mıyım diye düşünüp yorumlamalar yapardım. Ancak bu kitapta bunu yapamadım. Tüm karakterlerin şekline bürünüp (beyaz diş dahil) onların gözü ile bakmayı isterdim ancak sadece kitapta olmayan bir karakter gibi olup bitenleri izleyen bir okur olabildim. Ayrı bir tecrübe oldu benim için o ayrı. Kitap bir kurt köpeğinin deyim yerindeyse yediği kazıklara rağmen insanlara sığınışını ve teslimiyetini anlatıyor. Ve biz insanlar kendimize yaptığımız gibi onlara da aynı şekilde vicdansız ve bir canlı değil, eşyaya davranır gibi davranıyoruz. Beyaz dişin yavru olduğu zamanda yaşadıkları, bazı bireylerin belirli dönemlerde yaşadıklarını düşündürttü. Farklı bir ortamda, kendi uzak türünden köpeklerin yanında onlarsız, iletişimsiz ve anlaşılamayan bir yaratık olan beyaz diş, hareketlerini, davranışlarını her köpek gibi deneme yanılma yöntemi ile yapacakken, daha ağır başlı ve içe kapanık, bunun yerine daha çok düşünen ve düşünüp taşınıp en doğru davranış şeklini seçen bir hayvan. Ve biz insanlar da anlaşılmadığımız, yalnız hissettiğimiz zamanlarda böyle değil miyiz? Davranış ve tutumlarımızı sergilemek, önce üzerine düşünüp yapmamız gereken bir şey iken, daha çok boş konuşup anlamsız hareketlerde bulunabiliyoruz. Ama bazılarımız öyle mi? Aynı beyaz diş in yavruluk dönemlerinde olduğu gibi anlaşılmayan, görülmeyen ve hissedilmeyen bizi içimize kapanıyor ve en doğru davranışı bu şekilde üzerimize giyip sergiliyoruz. Ve İNSANOĞLU, hayvanlar ile insanlar arasındaki bu ilişki, bana insanların kendi içlerindeki tutturamadıkları bir frekansı düşündürtüyor. İnsanoğlu kaç can daha yakacak, ve hayvanlar insanlara her defasında nasıl güvenecek, nereye kadar güvenecek.? “Hayvan gibi sevmek” lafını daha iyi anlatıyor bu kitap. Ne olursa olsun sevmek, ne olursa olsun sadakat, ne olursa olsun güven. Aramızda, belki bende dahil olmak üzere insanlara, bir kısmının yaptığı hatalar yüzünden güvenemeyen, inanamayan o kadar çok birey var ki. Ancak hayvanlar hep bir şans daha veriyorlar birbirlerine. Bu kitapta İnsanların konuşa konuşa anlaşmasının, hayvanların koklaşa koklaşa anlaşabilmesi yanında önemsiz kaldığını hissettim. Biz övünüyoruz ya hani hayvanlardan farkımız konuşmamız ve düşünmemiz diye. Çok yanlış. Hayvanlar düşünemiyor olsalar bile koklaşarak ne istediklerini birbirlerine tam olarak doğru bir şekilde ifade edebiliyorlar. Ya biz? Konuşabildiğimiz halde düşüncelerimizi net bir şekilde ifade edebiliyor muyuz? Kesinlikle hayır! Hayvanlar içgüdüleri ile hareket ediyor ve dünya da bu şekilde var olmaya çalışıyorlar. Onlara bir şeyler öğretmeye, zorlamaya çalışan bizleriz. Biz insanoğlu hayvanların çok altında bir yerlerde, bu dünyada yaşamaya çalışıyoruz. Onları doğası gereğini yapan canlılar gibi görmüyor, dünya sadece bizim gibi davranıyor ve onlara sadece figüranlık veriyoruz. Halbuki öğrenecek çok şeyimiz var. Son olarak Jack LONDON. Akıcılık konusunda gerçekten iyi ancak konu olarak ağır işleyen bir kitap yazmış. Ve ben her zaman olduğu gibi beğendiğim kitaplar ile ilgili olarak yazarın, hangi düşünce, hangi bakış açısı ve ruh hali ile bu kitapları kaleme aldığını çok merak ediyorum. Şimdi kitap bitti, ve zamanında bunun ile ilgili açıklamalar, yorumlar yapılmış mı ona bakacağım. Jack London’ın bizzat kendi ağzından yorumlar bulmaya çalışacağım. Başarılı olur muyum bilmiyorum ancak denemekte yarar var. Ve nedense her incelememde bir şeyleri atladığımı hissediyorum. Sanırım bunda da öyle oldu. Çok konuşmaktan olsa gerek. Herkese keyifli okumalar
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076,7bin okunma
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.