Gönderi

Uçsuz bucaksızlığın tam ortasında, yerden de gökten de uzaklarda, ne ayaklarımın altında toprak ne başımın üstünde gökten bir kemer, yalnızca hiçliğin olduğu bulanık bir boşluk. Yabancı bir maddenin tutsağıyım, ölü, biçimden yoksun bir tözle kaplı bedenim - daha doğrusu hiç bedenim yok, o yabanıl madde ben’im. Donuk pembe bulutsu kürecikler sarıyor her yanımı, havadan daha yoğun, daha geçirimsiz bir ortamda asılı duruyor. Nesnecikler ancak çok yakma gelince belirginleşiyor, daha da yaklaştı mı olağandışı biçimde seçikleşiyor, varlıkları doğaötesi bir canlılık, bir dirilik etkisi bırakıyor. Elle tutulur, sapasağlam bir gerçeklikleri olduğu inancı öylesine karşı konulmaz ki sonra, uyandığımda da, az önce gerçek bir algı durumundaymışım da gözlerimi açtıktan sonra gördüğüm her şey gerçekdışıy-mış, su götürürmüş izlenimi uyanıyor.
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.