250. Sayfalara kadar hikayenin kilit noktası olan bir güne atıf yapıldı, ancak o gün ne olduğuyla ilgili gizem korundu ve bu bir tık sıkıcıydı da açıkçası. O ana kadar nasıl best seller olmuş bu kitap diye söylenip durdum, ama kenara atmamak için merak duygumu izlemeye karar verdim ve sonrası gerçekten hiç pişman etmedi. Çocukluk travmalarını hala taşıyan yetişkinlerin çözülme noktası olan o malum günden sonra herşeyin nasıl değiştiğine tanık oluyoruz. Bizim Gülseren Budayıcıoğlu' nun hikayelerine benzettim biraz, bu kadar sorunlu karakteri nerden bulmuş yazar diye düşünmeden edemedim. Yine de o kadar ağır dram içermeyen, herkesin sorunları var gibi bir vurgu yapan bir anlatıma sahipti kitap. Ben sevdim.