Gönderi

PARAYI KAZANMAK DEĞİL DE, HARCAMAK KÜLTÜR İŞİDİR. Bir insanın ve toplumun kumaşını kazandığı parayı nelere harcadığından anlayabilirsiniz. Gelişmiş ülkelere bakalım; En varlıklı olanları bile bisikletle işine gider, küçücük dairelerde yaşarlar, dolaplarında birkaç kıyafet, son teknoloji telefonlar, lüks arabalar ilgi alanlarında bile değil. Ama dünyada gezmedikleri görmedikleri yer yoktur, evleri kitap dolu, sergiler, festivaller, filmler, konserler hepsini takip ederler. Bir de bize bakalım parayı bulunca neler yapıyoruz? Önce daha büyük bir ev, yeni eşyalar, son teknoloji telefonlar alınır. Kadınlar arazi jipiyle kuaföre, alışverişe gider. 150 çift ayakkabısı için özel dolap yaptırır ama evinde kütüphanesi yoktur. Gerekirse kredi çekilip düğün yapılır, maksat namımız yürüsün. Sade bir nikahla evlilik mi olur, sonra elalem ne der? Bizde bütün vitrin elalem için, paramız elalemin görseline hizmet eder. Başkaları küçük dilini yutsun diye değil, kendimizi geliştirmek için para bize hizmet etmeli. Görgüsüzlük ve şatafat insanların cehaletten kaynaklanan eksikliğini kapatma çabasıdır, başka bir şey değil. Ne kadar sade bir yaşam tarzın varsa o kadar gelişmişsin.
·
351 views
Oktay İncesu okurunun profil resmi
On numara bir tespit,ayakta alkışlıyorum sizi.👍👍👍
selami güven okurunun profil resmi
Kapitalizmin temeli, kazandığı parayı nereye ve ne kadar harcayacağını bilmeyen insanları hedef alan bir yaklaşım üzerine kurulur. Bu insanlara alın teri ile zar zor kazandıkları kısıtlı paraları kolayca ve aslında ihtiyacı olmayan ürünlere harcatırlar. Eskiden bisikletlerle veya yürüyerek gittiğimiz mesafelere modern(!) yaşamla beraber araba ile gider hale getirildik; bunun sonucunda da aldığımız kiloları vermek için diyetisyenlere para ödemeye başladık. Kısacası bu durum sonuçta sürekli harcamayı tetikleyen ve kendini besleyen bir düzenek haline geldi. Toplumumuzun çok önemli bir sorununa değindiğiniz için teşekkür ederim, söylediklerinize tamamen katılıyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.