Benim Tutkularım VarTutkuların bir insanı nerelere getirdiğini görüyoruz.
Kitap için öncelikle önsözü mükemmeldi. Önsöz anlatılanları değerlendirmede okuyucuya rehberlik ediyor, pusula oluyor. Yapacağımız yanlış değerlendirmeleri rayına oturtmamızı sağlıyor.
Şevket Süreyya Aydemir 'in uzun cümleleri de gerçekten hoştu. Tek cümlede onca konuyu toparlayıvermesi mükemmel.
Kitapta sevmediğim bir anlatım tarzı vardı ilk başlarda. Lakin bu zannedersem ilk 100-120 sayfa içindeydi. Sonrasındaki ciltlerde de bu durumu bir daha görmemem beni bayağı memnun ve daha doğrusu yüreğime su serpti. O durum şuydu : Bir roman karakteri gibi Mustafa Kemal 'in ruh halini anlatma tarzı. Bu anlatım da yapılabilir ama genel biyografik anlatma şeklinin içinde bu durum (ilk 100-120 sayfada) bayağı rahatsız ediciydi.
Ve tarih hataları. Bendeki basım hatasından olabilir fakat 1. ve 3. ciltte (1. ciltte daha çok) tarih hataları vardı. Temeli olmayan kişiler için son derece tehlikeli, yanlış yönlendirici olur. Özellikle böyle bir kitabı kronolojik düzlemde anlamak, idrak etmek çok faydalı. Buraları farkedemeyen biri ne yazık ki yeterince fayda sağlamayabilir.
Yine her üç ciltte yer yer bölümlerin içinde kronolojik kaygı gütmeden bir anlatım var. Yani 1 paragrafın içinde bir süreç anlatılırken zamanda olayı sırayla oluşumunu anlatırken, sanki devamıymış gibi öncesinde yaşanan bir olayla satırlar devam ediyor, bu da rahatsız ediciydi.
Kitap objektif mi? Tabiki değil. Ama aşırı bir duygu gösterisi yok. Yazarın anlatımında bir beğeni söz konusu ( özellikle son ciltte) .Mustafa Kemal 'in yaptığı hatalar çok göz önünde değil ama hiç bahsetmeme gibi bir durum da yok. Ki son ciltte inklaplar yönünden söylenenlerle yapılanlar arasındaki çelişkiyi çokça da olumsuzluyor. Ama bunlar yeterli mi? Değil. Lozan ve sonrasının daha teferruatlı, hataları daha realist, duyguya kapılmadan, kumandanlara savaş kahramanlıklarından dolayı duyulan minnetin reel politike etki etmesine izin vermeden artısının eksisinin değerlendirilmesi gerekirdi.
Tabi biz bunları biraz da günümüzden görüyoruz. Şevket Süreyya Aydemir de önsözlerde ileride yazılacak Atatürk eserlerinin mutlaka çok daha iyilerinin de yazılacağını söyleyecek kadar da olgun ve alçakgönüllü.
Tüm bunlarla beraber Şevket Süreyya Aydemir gayet kapsamlı, öyle ki Mustafa Kemal 'in çocukluk dönemi ve çok da bilinmeyen annesi ve babasının dönemi hakkında ta o zamanlarda alıştığımız dar anlatımın dışında daha çok bilgi vermiş. Tabi bu kitabın geneline bakıldığında yine de çok az kalıyor ne yazıkki. Bunun sebebi de o dönemden yeteri kadar kayıtların ve bilgilerin pek ulaşamaması.
Ve klişe gibi olacak ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ü bilmek, yapılanları anlamak, zihinleri radikal saldırgan nefret zehirlerinden korumak için 'Tek Adam' serisi temel bir kitap. Sonrasında dönemin politik incelemelerini anlatan başka eserleri okumak faydalı olacaktır.
Entelektüel bir yüzleşme; gerçekleri aramayan, duygularını kamçılatmak isteyenler için korkutucu olur. Ama tarihi bir şahsiyetin de insan olduğu malumunu gayette kabul eden zihinler için bir milli kahramanın duyguları, eylemleri, davranışları dönem koşulları içinde değerlendirilince o kişi de asla hayal kırıklığı olmaz. Ki böyle zihinler ancak Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ün mirasını en iyi şekilde anlayacak ve onu her zaman koruyacaktır.
Kitapta çok sevdiğim kısımlar : İlk iki ciltteki önsözler, Dipnotlar, Hatıralar, Dönemi anlamak için ekstradan dünya konjonktürünün değerlendirilmesi