Kalemin elimden düşüp mürekkebin kağıda küstüğü günlerden hasretin ile uğraştırma beni.Sen ön yargı dar agicina asılmış dili geçmiş bir zamansin
Beyazın akı ile siyahın asaletini taşıyor gozlerin.Senin gibi saatlerce uyuyumak istiyorum rüyaların zihnimde deprem yaratmadigi siyah ile beyaz aşkının ilk doğduğu günlere.Seninle içtiğimiz kırk yıl hattiri olan kahvelerin arasına bombolar döşüyorum
gökyüzünun mavisini gözlerinin rengine boyamak için.Sonra senden konuşurum kendi kendime,Mutluluğun çorak topraklarında bekareti bozuk olan yağmur damlalarının eşiğinde,lotus çiçekleri açmaya başlar içimde.
Hani olurda yokluğuna dayanamayıp cinnet gecirirsem intiharın eşiğinde arada anımsa beni bir şizofrenin anatomisinde..