İnsanoğlunun varolduğu günden beri hayatta kalma ve sevilme-sevme güdülerinin tarih boyunca başına açtığı işleri,dinlerin bu konu üzerinde ne kadar her dönem etkin ve yönlendirici olduğunu,siyasetin-vatanperverliğin dahi mecrası olabileceğini,geçmişten günümüze kadar biraz özgürleşip biraz sığlaşacak nasıl aşk ve cinsellik konularında değiştiğimizi anlatıyor.Genel olarak Avrupa ve İsevi topluplarının
geçmişinden bahsetse de insan Türk-İslam anlayışına göre varolup nasıl yıllar içerisinde özünü kaybedip ötekileştiğimizi(onlara benzediğimizi)ve aşkın-cinselliğin bizim algılarımıza göre nasıl basitleştiğini,insan denen varlığın içinde aslında kara bir delik olduğunu düşündürüyor.Okunur mu?İnsan denen mahluku merak eden herkes okumalı.