Gönderi

280 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 days
Engin Geçtan’ı İnsan Olmak kitabı ile tanıyıp çok sevmiştim. Psikiyatri üzerine yazdığı kitaplardan sonra edebiyat eserlerini de okumak bana çok iyi gelmişti. Çünkü tahmin edeceğiniz gibi Engin bey bu eserlerin içerisine bilgi hazinesini gömmüş. Okuduğunuzda bunu özellikle karakterler üzerinden çok net bir şekilde hissediyorsunuz. İlk okuduğum edebiyat eseri Dersaadette Dans’tı. Çok beğenmiştim. Bu hafta kütüphaneme alıp okuma fırsatı bulamadığım kitaplardan biri olan “Mesela Saat Onda” kitabını okudum. Bu kitap hakkında yorumlar genelde olumsuz ama ben çok sevdim. Kitabın içerisinde çok fazla karakter var. Ve onlara alışmak zaman alıyor ama konunun içerisine bir kere girebildiniz mi hepsinin hikayedeki yerini ve değerini anlıyorsunuz. İstanbul’un semtlerinin isimleri ve karakterlerin isimleri de çok enteresan. Hikaye geçmiş ve şu an ile aynı anda yaşanıyor. Hatta tüm hikaye bir romanın içerisinde geçiyor ve bu romanı okuyan kişi de zaman zaman bu hikayenin içerisine girerek, karakterler ile karşılaşıyor. Tüm hikayenin bu tip farklı kurgular ile beslenmesi bence çok iyidi.Zaten yazarın mizahi gücü de yadsınamaz. Çok büyük bir beklentiye girmeden, biraz anlamaya çalışırsanız çok keyif alırsınız bence. Kitaptan sevdiğim iki cümleyi paylaşıyorum. Bakalım size de tanıdık gelicek mi? Duyguları ile yüzleşmek ona hep çok zor gelmişti. Nasıl yaşayacağını bilemediği duygular, bir zaman sonra ilgisiz durumlarda saçma sapan bir şekilde saçılıverirlerdi ortaya. Başkalarının acısından zevk almak, kimsenin kendisi için kabul etmediği ama çoğunluğun sinsice yaşadığı bir hal. Üstelik adına acımak deniyor hayasızca.
Mesela Saat Onda
Mesela Saat OndaEngin Geçtan · Metis Yayınları · 2012174 okunma
·
330 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.