Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İsmet Özel ile Mor ve Ötesi
Çok sevdiğim Mor ve Ötesi grubunun çok önceden dinleyip unuttuğum bir şarkısını geçen gün farkında olmaksızın dinledim. Bilmiyorum, belki de daha önce hiç dinlemedim. Fakat tınısı ve sözleri öyle tanıdık geldi ki sanki aklımın kıyısında daima duruyordu. Yer yer eğlenceli sayılabilecek bir akışta ilerleyen şarkıyı tekrar ve tekrar dinlerken düşünce kıyıma
İsmet Özel
İsmet Özel
’in “Her şey ben yaşarken oldu bunu bilsin insanlar” mısraı çarptı. Ve çok geçmeden kendimce “Re” şarkısıyla “Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Resmin Arkasındaki Satırlar” şiiri arasında bir bağ kurdum. Şimdi görüyorum ki tanışıklığım şarkıdan da şiirden de öncesine dayanıyor. Buyursunlar; (Üst not: Tırnak içerisindekiler şarkıya, slaş arasındakilerse şiire ait) “Yine ben miyim düşen Hiç zamanım da yok ki” Dünya hayatı bir sürgün ve insanoğlu buraya sürülmeye mahkum. Özgürlükten dem vuran, her kararı kendince alabileceği iddiasında bulunan insan daha işin en başında iradesi dışında dünyaya gelmiştir. Kimse sormamıştır ona. Kimse haber vermemiştir. Bir merhamet denizinin içinde aylarca yüzmek durumunda kalmış. Gözlerini açtığındaysa ciğerlerini yakan havayla ağlamış. Ve yükün ağırlığı altında dağları bile titreyeceği bir sorumluluk üstlenmiştir. Bu sorumluluğu yerine getirmesi için zamanı uzun görünür, halbuki bir ağacın gölgesi altında dinlenip gidecek kadar kısadır o zaman. Var görünür ama yoktur. Düşen odur ve aynı şekilde kalkması gereken de. /Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar/ ***** “Yine ben kopup gelen Bilmediğim şey yok ki” Neden diye sorar bazen insan ısrarla. Neden ben? Halbuki bilir ki benliği dahi kendine bağlı değil. Ve yine bilir ki bu bağsızlık bir başka bağın habercisidir. Çünkü yük varsa, yükleyen vardır. Çünkü gelmişse, gönderen vardır. Çünkü ben varsa, benden ötesi vardır. İşte bu ben sırlı hazinelerle örülüdür, ulvidir. Yük, onun ağırlığı altında ezilsin diye değil; onu kaldırıp yükselsin diye vardır. Tam da bu yüzden bizzat kendisi değerlidir. Bilmek bir sorumluluktur evet, aynı zamanda hediyedir. / ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat/ ***** “Yine de geldim dünyaya Hiç zamanım da yok ki Yine de geldim dünyana Hiç yok” Büyüdükçe, daha doğrusu olgunlaştıkça insan en baştaki iradesiz gelişine de anlam katar. Pek çok şeye rağmen gelmemiştir bu dünyaya; pek çok şeye karşı olmak adına gelmiştir. Etrafta aklını çelecek, onu beninden ve bağından uzaklaştıracak envai çeşit iş vardır. Daha fenası zaman kısıtlıdır. Savaşmak adına geldi. Halbuki her şey ayağına serilmek için vardı ama o ayağına serileni başının üstüne koydu pek çok çağda. İyisini ve kötüsünü gördü. Her şeyi yaşadı. Olmaz denilen oldu. Savaşmak ve yaşamak ve yaşatmak… / her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi/ ***** “İçim yanar, içim bilmez İçim var, içim düşünmez İçim aşk, içim değişmez İçim saf, içim kirlenmez” Temiz geldi dünyaya insan. Özünde saflık, paklık var. Anasından yeni doğmuş gibi deyişi vardır dillerinde bu temizliği imleyen. İçi yansa da söndürür kendince. Düşünceleri vardır ama bağsız değildir, olmamalıdır. İman etmek düşünmenin teslimiyetidir onun için. Amenna ve saddakna demesini bilir. Ayaklarında olması gerekeni başının üstüne koyanlar tarafından saldırıya uğrar bu gibi durumlarda. Hatta bazen kendi safında olanları dahi bu kadar da olmaz deyip burun kıvırır. Yine de inandığından vaz geçmez. Aşkı sabittir, değişmez. / linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de./ ***** Mor ve Ötesi - Re : soundcloud.com/sayko-3/mor-ve-... İsmet Özel - Celladıma Gülümserken... : soundcloud.com/serkan-soylu/is...
··
636 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.