Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

206 syf.
·
Puan vermedi
GNOSTIKLER Ilk Hristiyan Sapkınlar SEAN MARTİN Gnosis: tanrısallığın dolaysız içsel bilgisi Içinizdeki erdemleri sizde olanı paylaşmaktan çekinmeyin, sizi koruyacak olan değerlerinizdir. Gerçekten de çeşitlilik Gnostisizm'in en göze çarpan niteliklerinden biridir. Yine çeşitlilikten söz açılmışken tüm Gnostikler'in Hristyan olmadığını, bazılarının Musevi, bazılarının da Pagan olduğunu burada hatirlatmak yerinde olacak. Willam Blake, Goethe, Herman Melville, Albert Camus, Hegel, Nietzche, WB yeats, Franz Kafka, Varoluşçular, hemen hemen tum Teosofitler, Jack Kerouac, Philip K Dick; Xenosaga gibi bilgisayar oyunları, Sandman ve Promethea gibi cizgi romanlar, Truman Show ve Matrix gibi filmler.. tüm bu kişi ve unsurlar Gnostisizm'in etki alanı içinde düşünülebilir. Hristiyanlık'taki ilk sapkın Paul'dür ve yine ögretisi - ki sonradan geç dönem Hıristiyanlığın temeli olacaktır- saf ve orjinal ilk biçimin fazlasıyla tahrif edilmiş bir formu görünümündedir. O Isa'nın öğretilerini yozlaştıran ilk kişidir. Şunu görmek gerekir; Isa dağda inananlarına vaaz ediyordur, oysa ki Paul çarmıha gerilmiş Isa'ya vaaz etmektedir. Paul'den sonra orijinal öğretiye müdahale eden bir başka kişi de Iraneus'tur, denilebilir. O; Matta,Markos, Luka ve Yuhanna'nın en eski iciller olması nedeniyle "gerçeğe en yakın metinler" olduğunu varsayarak bunların resmi-meşru inciller olması gerektiği savını ilk ortaya atmış olan kişidir. Yalan ve doğruluk güçleri insanın kalbinde sürekli mücadele halindedir. Bir insanda doğruluk ne kadar ağır basıyorsa yalandan o kadar nefret eder, yine bir insanda yalan ne kadar ağır basıyorsa doğruluktan o kadar nefret eder. Pers geleneği, Zerdüştçülük ve Yunan kökenli gelenekler de Gnostisizm'in şekillenmesinde etkili olmuştur. Zerdüştçülük kaynaklı olan Düalizmler, diriliş ve Hesap Günü gibi kavramlar Gnostik düşüncede de karşımıza çıkan kavramlardır. Insanların çoğu için inanmanın başkasının inancını giyinmek anlamına geldiğini belirtmiştir. Denilebilir ki tarihte görülen ilk ve tek Gnostik devlet, Kral Abgar'ın hükümranlığı altındaki Urfa devletidir. Maniheizm iran kökenli bir peygamber olan Mani (215-277) tarafından kurulmuştur. Doğup büyüdüğü Bağdat'ta Musevi-Hristiyan bir mezhep olarak bilinen Elşasit'in bir üyesi olarak yetişen Mani, yaşadığı mistik deneyimlerin ardından bu topluluk içinde bir dizi reforma girişir, ancak çeşitli suçlarla itham edilerek topluluktan ihraç edilir. Yaşadığı bozguna rağmen kararlı olan Mani, Elşasait dinin üç öncüsü ile birlikte( bu üç kişi arasında babası da vardır) Işık Dini olarak tabir ettiği dini yaymak için misyonerliğe soyunur. Mani ziyaretlerinde, kalabalığa yaptığı konuşmalarda Seth, Zerdüşt, Buda ve Isa'nın temsil ettiği gelenekten geldiğini ancak tüm bu manevi liderlerin hakikati bütünüyle açıklığa kavuşturabilecektir. Kurduğu öğretti ile Mani; Hıristiyanlığın, Zerdüştçülüğün ve Budizmin temel ilklerini, insanlığı çok daha kapsayıcı yeni bir inanç sistemi etrafında bütünleştirecek şekilde harmanlayarak, olabildiğince çok sayıda insana hitap etmeye çalışmıştır. Çesitli geleneklerden esinlenerek çok daha kapsayıcı yeni bir senteze ulaşmaya çalışmak Gnostik eğilimin belirgin bir özelliğidir. Yine Maniheizmin daha pek çok başka Gnostik özelliği de vardır. Gnostik bir metin olan "Yenidendoğuş üzerine" adlı metinde yeniden doğuş kesinlikle fiziksel bir süreç olarak değil, "Fiziksel ve nefsi hayattan daha yüksek bir hayata geçiş" olarak sunulmaktadır. Bu dünyada yaşayıp, bu dünyada ölecegimize göre en iyisi dirilişi kendimizde gerçekleştirmektir. Bogomiller onuncu yüzyılın başında bugün Bulgaristan olarak bildiğimiz bölgede ortaya çıkmışlardır. Tarih kayıtlarına ilk kez, Bulgaristan Çarı Peter'in ortaya çıkan yeni sapkın bir eğilime karşı Istanbul Baş Piskoposu Theophylact Lecapernus'tan yardım istemesiyle girmişlerdir. Montsegur'daki en büyük ve en iyi korunan Kathar kalesinin 124r yılında düşmesiyle birlikte 255 Ermiş kazıklara oturtularak yakılırlar. 1244 yılına kadar Avrupa'da etkili olan Katharcılığın bu tarihten itibaren giderek etkinliğini yitirdiği söylenebilir. Yine de bu inancın 1320'li yıllara kadar Italya'nın bazı bölgelerinde (çoğunlukla yeraltında ) varolmaya devam ettiği bilinmektedir. Katharcılığın tasfiyesi ile Gnostisizm sona ermiştir. Türkler'in Istanbul'u almasıyla birlikte küllerinden yeniden doğduğu bile söylenebilir . Yaşanan işgalle birlikte çok sayıda bilgin ve rahip Kıta Avrupası'na özellikle de Italya'ya göç etmek durumunda kalmıştır. Yanlarına o zamana kadar Batı'da bilinmeyen pek çok önemli el yazmasını da götürmüşlerdir. Bu önemli metinler arasında Corpus Hermeticum da vardır. Kitap, Papalığın önemli finansörlerinden biri olmasının yanı sıra, o sıralar Avrupa'ya yeni yeni giren, yeni bilgilere son derece meraklı bir koleksiyoner olan Cosimo de Medici'nin ilgisini çeker, Medici o sıralar Platon'un yapıtlarını çeviren ünlü bilgin Marsilio'ya, tüm çalışmalarını bırakıp yalnızca kitabı çevirmesi için yüklü miktarda para teklif eder. Böylece cazip bir teklife hayır diyemeyen Marsilio süreç içinde çok sayıda hermetik metni Italyanca'ya kazandırır. Roma Imparatorluğu'nun yükselişi ve Yıkılışı adlı eserinde Gibbon " Bulanık ancak soylu inançlara sahip olan Gnostikler Hristiyan topluma göre fazlasıyla zengin ve bilge olmaları nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmışlardır" ifadesini kullanmaktadır. Hiçbir Varoluşçu yazar ne sohbetlerinde ne de yazılarında Gnostikler'den etkilendiğini dile getirmese de iki düşünce okulunun önemli benzerlikler taşıdığı görülür. Alman tarihçi ve felsefeci Oswald Spengler, Gnostisizm'in ortaya çıktığı ilk yüzyıllar ile yirminci yüzyıl arasında önemli benzerlikler olduğunu öne sürmektedir. Ona göre her iki dönemde de medeniyet, gelecek açısından belirleyici bir kriz evresine girmiştir. Daha açık bir ifadeyle söylersek, yaşadığımız dönem ile klasik Gnostisizm'in etkili olduğu dönem arasında çok fazla ortak nokta vardır. Günümüzde Gnostik dünya görüşüne her geçen gün daha fazla sayıda insanın sempati duyması da yine bunua açıklanabilir. Ille de birilerini " ilk Hristiyan Sapkınlar" olarak tanımlamak istiyorsak eğer gözlerimizi 325 yılında Iznik Konsülünü kuran piskoposlara çevirmeliyiz. Bu konsül ana akım Hristiyanlığı yaratarak ve yerleşikleştirerek aslında insanların zihnini ve beynini 2000 yıl ipotek altına alan bir canavar yaratmıştır. ... .. .
Gnostikler - İlk Hristiyan Sapkınlar
Gnostikler - İlk Hristiyan SapkınlarSean Martin · Kalkedon · 201032 okunma
·
225 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.