Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

400 syf.
5/10 puan verdi
·
47 günde okudu
Tanzimat dönemi yazarı diye kimseyi yüceltecek ya da günümüz yazarı diye de kimseyi küçümseyecek ya da kötüleyecek değilim. İncelenmeye böyle başlamak istedim çünkü kitabı çok da beğenemedim. Öncelikle Halit Ziya Uşaklıgil'in betimlemelerini sevdim fakat anlatımı ve olay örgüsü, olay akışı hiç hoşuma gitmedi. Kitapta çok fazla atlama ve gereksiz yere bir üstü kapalılık, ayrıca yine gereksiz yere bir süslülük olduğunu düşünüyorum. Özellikle en çok sıkıldığım bölüm bir bölüm boyunca, yanlış hatırlamıyorsam sekiz sayfa falan Bihter'in aynaya bakıp ne kadar güzel olduğunu tekrar etmesi ve pişmanlığını anlamasıydı. Bana göre sıkıcıydı. Sonra, mesela çoğu şeyi çok gizemli bir şekilde yazmış. Yani demek istediğim son bölüme doğru Bihter'in ölümü çok karmaşık ve üstü kapalı anlatılmıştı. Sanki kitap biraz post-modern gibiydi. Ve bu çok hoşuma gitmedi. Onun haricinde olumlu olarak betimlemeler çok güzeldi. Karakterlerin anlatımını çok sevdim. Fakat mesela, yan karakter olan hizmetliler çok da açık anlatılmamıştı. Hizmetlilerin Bihter'e olan nefretleri ya da hoşnutsuzlukları biraz daha çevrelice anlatılsaydı kitabın daha sürükleyici, heyecanlı ve karakter açısından daha da zengin olacağını düşünüyorum. Ama Nihal'in karakteri, psikolojisi o kadar güzel anlatılmıştı ki gerçekten onu hissettim. Adeta onu gördüm. Sanki çevremde sürekli gezinen biri gibiydi. Eserde anlatılan o soluk benizli, mutsuz, çocuksu, masum, kıskanç Nihal'i snaki gerçekten de tanıyordum. Yüzünü gayet net bir şekilde hayal edip davranışlarını gayet ayrıntılı görebiliyor gibiydim. Bu kitapta en çok hoşuma giden şey diyebilirim. Onun haricinde Behlül'ün de o kurnaz ve çapkın hallerinin çok güzel anlatıldığını düşünüyorum. Ama dediğim gibi yan karakterleri ve aileden birkaç baş karakteri de daha ayrıntılı bir şekilde yazsaymış yazar, yani diğer karakterler de bir tık daha ön planda, gündemde olaymış eser daha da bir güzel olurmuş diye düşünüyorum. Ne yazık ki klâsik bir eserimiz olsa da beğenemedim. Bir çok klâsik eseri bu esere tercih ederim. (Ama tabii ki bu benim düşüncem.) Mesela Ahmet Mithat Efendi'yi ya da Samipaşazade Sezai'yi ya da Hüseyin Rahmi Gürpınar'ı -ki Hüseyin Rahmi Gürpınar benim favorimdir- Halit Ziya Uşaklıgil'e tercih ederim. Ayrıca Aşk-ı Memnu'nun çok abartılan bir eser olduğunu düşünüyorum. Belki yazarın diğer kitapları çok daha güzeldir ve bu kitaptan daha çok övgüyü hak ediyordur. Çünkü ne de olsa her sanatçının bir kötü eseri, ilk dönemi ya da düşüş noktası vardır. Yapılan her işten ya da eserden mükemmel olmasını bekleyemeyiz ya da sanatçının adı duyulmuş diye veya önceki eserleri güzel diye önünüze gelen her eserine de güzel diyemeyiz. Aynı şey günümüz sanatçıları için de geçerli. Ne onlar yeni diye onları eskilerle kıyaslayıp kötüleyemeyiz ne de hemen yükseldiler diye onları başarılı bir sanatçı diye adlandıramayız. Ne de olsa kitleler farklı, düşünceler farklı. Bazı eserler ve sanatçılar ne kadar santtan uzak ve alakasız olsa bile ve hatta boş olsalar bile... Sadece genelleme yapmadan (iyi veya kötü, herhangi bir genellemeden bahsediyorum) etraflıca ve saygı çerçevesi içinde eşleştirip yorumlayabiliriz.
Aşk-ı Memnu
Aşk-ı MemnuHalid Ziya Uşaklıgil · Yakamoz Yayınları · 201617,9bin okunma
·
117 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.