Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

565 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
"Kitaplar konusunda bilgiliydi, ama insanlar konusunda itiraf etmek gerekir ki, çok az şey biliyordu." Yazar, kitabı üç bölüme ayırmış: Dünyasız Bir Kafa, Kafasız Bir Dünya ve Kafadaki Dünya. Bölümler, rastgele isimlendirilmiş değil. Bölümlerin içeriğiyle alakalı olarak bilinçli bir şekilde seçilmiş olan isimler. Dünyasız Bir Kafa, yani birinci bölümde daha çok başkarakterimiz tanıtılıyor. Kişiliği, düşünce yapısı ve yaşam tarzı.. Profesör Kien, kırk yaşlarında kitaplara özel bir tutkusu olan orta yaşlı bir sinolog. İnsanlarla kurduğu sınırlı iletişimden kaynaklanan bir durum olsa gerek dışarıdan kendini beğenmiş ve işi dışında herhangi bir şeye ilgisi bulunmayan bir adam gibi görünüyor. Fazla konuşmayı sevmiyor hatta vakit kaybı olarak görüyor. Evli değil ve çocuğu da yok. Çünkü ona göre çocuklar ilgiye ve bakıma muhtaç rahatsız edici varlıklar. Kadınlar da 'görevi' annelik olan ama bunun dışında başka şeylere de burnunu sokmayı seven varlıklar. Bu yüzden onlar da rahatsız edici varlıklar arasında.. İnsanlar genel olarak tembel ve yalancıydı Kien için. Onun için bilim vardı, gerçekler vardı ve tabi ki de kitapları vardı. İnsanlar sadece gereksiz bir ayrıntıydı.. Diğer insanlar içinse Kien, tam bir merak konusuydu. Nedeni sadece önemli çalışmaları değildi. Sessiz mizacı ve kabuğuna çekilmiş görüntüsüyle o istemese de dikkat çekiyordu.. Profesör Kien, kendisine göre zaman kaybı olarak gördüğü her şeye küçümseyici bir bakışla bakıyordu. Ve bunlarla uğraşan insanlar da göz ucuyla bile bakmaya değer değildi.. Profesör, kitaplarla dolu evinde Therese Krumbholz ile kalmaktaydi. İş bilir bir hizmetli olan Therese işinden memnun olsa da Profesöre şüpheyle yaklaşıyordu. Profesör içinse Therese, önemsizdi. Kitaplarına düzgün davransa ve onu rahatsız etmese yeterdi. Ancak bir gün Therese ve Kien garip bir şekilde ortak bir noktada buluştu. Bu da bazı dengeleri bozdu ve işler ikisi için de şaşırtıcı bir yola girdi..Kien için bu olay her şeyin başlangıcı olacaktı. Alıştığı düzen bozuluyor, olmadık işler de Profesörü bekliyordu.. Kien hayatında öyle bir noktaya gelmişti ki kör olduğunu fark etmişti. Bu körlük kendisine karşı mı yoksa içinde yaşamış olduğu topluma karşı mıydı? Ya da bunlar birbirini izleyen kavramlar mıydı? Toplumdan yabancılaşmak kişinin kendisine yabancılaşmasını da peşi sıra getiriyor muydu? Ya da tam tersini.. Yalnızlık ve insanlardan kendini soyutlama nereye kadar kişinin tercihi olarak kalabilirdi? Sosyal varlık olarak tanımladığımız insan tamamen yalnız olabilir ve sağlıklı kalabilir mi? Hem yaşadığımız dünyadan ve düzeninden şikayetçi olup hem de bir şeyler yapmaktan geri durma gibi bir lükse sahip olabilir miyiz? Birbirinden ilginç karakterler ve onların neredeyse deliliğe kaçan düşünceleri eşliğinde insanı altüst eden bir hikaye.. İnsanların kendi küçük dünyalarının dışına çıkamayıp sadece çıkarlarını gözeterek yaşamalarının korkunçluğunu gözler önüne seriyor eser. Açığa çıkan egoları, özgüvensizlikleri, aşağılık kompleksleri, kendini beğenmişlikleri.. Ve bütün bunların yarattığı sağlıksız zihinler.. Bu 'kendi odaklı' karakterleri okurken kötülüğün binbir çeşidine de tanık oluyoruz. Profesörün üstten bakışları, hizmetçinin akıl almaz bencilliği, Grob'un bir hayli düşük ahlak ve erdem yoksunluğu... Hayatın içinden, herhangi bir konumdaki insanın düşüncelerinin varabilecegi noktayı görmek, bencilliği, kötücül bir hırsı ve kötücül niyeti görmek gerçekten korkutucu. Ancak hikayedeki bazı durumlar o kadar absürt ki insan gülse mi üzülse mi yoksa sinirlense mi karar veremiyor.. Kısacası ilginç bir o kadar da etkileyeci olan bir kitap okuyucuları bekliyor. Kendi dünyasında kaybolmuş, içinde yaşadığı dünyadan ise bir haber olan Profesörün yaşadıkları okunmaya değer. Keyifli okumalar dilerim.
Körleşme
KörleşmeElias Canetti · Sel Yayıncılık · 20213,544 okunma
··
2 artı 1'leme
·
8,2bin görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.