Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

500 syf.
9/10 puan verdi
Selam, dostlarım. Sarah'nın kalemiyle Dikenler ve Güller Sarayı serisiyle tanışmıştım. Bana istediğim her şeyi veren bir yazar olduğu için Cam Şato serisini de seveceğimden oldukça emindim. Cam Şato, yazarın ilk kitabı olmasından dolayı anlatım dili yeterince iyi değildi. Ama kadın, kendini mükemmel derece geliştiren biri ve her bir kitabı bir öncekinden de güzel oluyor. Bu sebeple Sarah ile ilk defa Cam Şato ile tanışıp dilini beğenmediyseniz eğer hemen yelkenleri indirmeyin. Karanlık Taç, anlatım açısından çok daha iyiydi. İlk kitabı karakterleri tanımamız ve devam kitaplarının temelini oluşturduğundan ötürü yorumlamamıştım. Uzun soluklu serilerde ilk kitabın bu tarz olmasını, yani biraz yavan kalmasını yadırgamıyorum. Çünkü 'temelsiz bina yıkılır' mantığını kitaplarda da savunuyorum. Fakat serinin ikinci kitabı olmasına rağmen yazarın serinin devamı için hâlâ bir altyapı oluşturduğunu düşünüyorum. Kitabın ilk 150 sayfasına geldiğimde hâlâ asıl olaylar başlamamıştı ve ben bir an önce asıl olayların yaşandığı kısımları okumak istiyordum. Bu konuda aşırı sabırsız olduğum için serinin diğer kitaplarını kurcaladım biraz. Sanırım can alıcı olay 3. kitapta yaşanacak ve can alıcı karakterler de 3. kitapta dahil olacaklar. İlk kitabı okuduktan sonra 2. kitaba dair bir beklenti oluşturmamaya çalışmıştım. Dikenler ve Güller Sarayı serisini okuyanlar bilirler, ilk kitapta bir altyapı oluşturulmuş ama can alıcı şeyler ikinci kitap ile yaşanmaya başlanmıştı. İster istemez bu seride de aynen böyle olacağını düşünmüştüm ve bu beni cidden sabırsız biri yaptı. Ne yazık ki beklenti oluşturmamaya çalışırken beklenti oluşturdum. Sizler benim gibi yapmayın. Ama öte yandan haklı olarak ikinci kitabı okurken bir an önce beni heyecandan delirten sahneleri okumak istiyordum ama diğer yandan yazarı da haklı buluyorum. Bu kadar uzun soluklu bir seri için her şeyin ince ince işlenmesi gerekiyor ki bir sonraki kitaplar anlamsız kalmasın. Sonra olaylar kızışmaya başladı. Bazı karakterlerin derinliklerine inmeye başladık. Ama yine de bir kapı kapanmadan, yeni kapılar açılıyordu ve çözülmesi gereken yeni bilmeceler türüyordu. Durum böyleyken kitabın ortalarına geldiğimde gelecekte yaşanacak büyük depremin sarsıntılarını hissetmeye başlamıştım. Sonlara doğru kitap o kadar sardı ki, son 100 sayfa kaldığında aradığım heyecana, aksiyona (bir nebze de olsa) ulaştım. Beni en çok rahatsız eden şey; başından beri Dorian'da büyük bir potansiyel görüyorum ama Dorian sürekli geriplanda kalıyor. Bu cidden hoşuma gitmedi. Karakterler, bir şeyleri hep tek başlarına sırtlanıyorlar. Çok fazla sır var. Yükü tek başlarına sırtlanacaklarına paylaşsalar her şey daha iyi olur. Evet, kitapta Celaena, Chaol'a bir şeyleri anlatıyordu ama bu yeterli değil.Ayrıca ben Dorian'a anlatmasını tercih ederdim. Chaol'a güvenmek konusunda pek emin değilim. Kitabın sonunda Celaena'nın hakkındaki gerçeği kitabın yarısına geldiğimde tahmin etmiştim. Tahminimin doğru çıkması, serinin geri kalan kitapları için acayip derecede kanımı kaynattı. Taş üzerinde taş kalmayacak, dostlarım. Efsanevi şeyler yaşanacak. Düşüncesi bile içimi titretiyor. Her neyse ben gidip biraz sakinleşeceğim. Kendinize iyi bakın! Görüşürüz.
Karanlık Taç
Karanlık TaçSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20152,017 okunma
·
512 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.