Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

4/10 puan verdi
Merhabalar, kitabı henüz bitirmedim ama az önce okurken bir anda kapağını kapatıp inceleme yazma isteği duydum bu yüzden direkt konuya gireceğim. Kitabı çok uzun zamandır okumaya çalışıyorum dilinin basit olduğu söylenemez. Burada kastım anlaşılmayacak kelimeler kullanması değil bir oturuşta okunabilecek çerez diye nitelendirdiğimiz tarzda olmaması aslında. Ki bir yerden sonra yormaya hatta sıkmaya bile başladı bu durum ben de dinlene dinlene okudum kitabı. İşin tekniğinden anlayan birisi değilim ama üslup olarak Hermann Hesse’yi anımsattı ilk hikayelerden itibaren. Belli durumlara verdiği örneklerden ve benzetmelerinden dolayı. Bu kitabın beni sıkması durumu sadece üslupla değil daha çok içerikle ilgili sanırım. Genel olarak gündelik hayattan hikayeler içeriyor ki Sait Faik’e benzetebiliriz anlaşılması için. Tabii ki gündelik hayatla bir sorunum yok beni rahatsız eden şey kitaptaki kadın karakterleri ve yazarın onlara karşı olan bakış açısıydı. Örneğin kitabın ismini aldığı Gazoz Ağacı kitabında kadın sabahtan akşama kadar erkeği bekliyor. Başka bir öyküde annesi erkek çocuğunu bekliyor sabahtan akşama kadar. Aslında dönemin şartları göz önünde alındığında bu o kadar absürt olmamalı diyebilirsiniz elbette. Soyut Oda hikayesini okuyana kadar ben de bir süre bu şekilde düşündüm. Ama yazarın en son bir erkeği düşüncelere sevk edip karısının bunu anlamayacağını söylediğinde ve bu tarz şeyler sürekli arka arkaya geldiğinde artık dayanamayıp bir şeyler söylemek istedim bu durumda. Şimdi bu olayı da o kitaptaki karakterin özelliğine bağlayabilirsiniz ama yazarın oluşturduğu her kadın bu ve bu tarz kişilikleri yüklenince artık yeter diye bağırasınız geliyor cidden. O dönemde tabii ki normal karşılanmış bahsettiğim durum. Tam da burada Sevgi Soysal’ın Tante Rosa kitabına değinmek istiyorum işte. Bilmeyenleriniz için Tante Rosa kendi özgürlüğünü eline almış bir kadın portresini oluşturur, feminist ütopyası diyebiliriz bu kitap için. Hatta yayınlandığı dönemde çokça tepki almıştır karakterin Alman olması öne sürerek. Ama tabii ki insanların asıl dert ettiği şey karakterin yabancı olması değil bu kadın duruşunun edebiyatta yabancı olmasıydı. Bu tarz başka kitaplar varken Tante Rosa’yı örnek vermemin nedeni kitaplara neredeyse eşzamanlı olarak başlamış olmamdı. Sevgi Soysal’ın oluşturduğu o kadın portresinin tam üstüne okuyunca Sabahattin Kudret’in bakış açısı çok daha basmakalıp geldi. Tüm bunları geriye bırakırsak kitabın sonundaki öyküler baştakilere göre fazla zayıf kalmış bence. Zaten daha önce yayınlanmayan öyküler bunlar. Keşke bu baskıda da olmasaydı dedim. Böyle yazınca kitapta hiçbir şeyi beğenmemişim gibi duruyor ama altını çizdiğim bir sürü güzel söz vardı. Ve bazı hikayeler çok sıkıcı olsa da akıcı ve keyifli hikayeler de vardı. Kesinlikle kötü bir kitap değil, şans verilebilir. Son olarak baskıda çok büyük etkisi olan Dr. Arif Yılmaz’dan bahsetmek istiyorum. Kendisi bütün yayımları karşılaştırmış ve not olarak kitabın arkasına hangi baskıda hangi kelime kullanılmış onu eklemiş. İlk gördüğümde ne gerek var demiştim hala öyle diyorum tabii ama büyük bir emeği var sonuçta. İyi okumalar dilerim.
Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler
Gazoz Ağacı ve Diğer ÖykülerSabahattin Kudret Aksal · Yapı Kredi Yayınları · 2020878 okunma
·
481 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.