Okuduğum ilk Julian Barnes kitabı. Anımsama yoluyla hayatı irdeleyen Webster karakteri, kırk yıl önce yaşadığı bazı olayları anımsıyor ve zihninde belli bir sıraya koyuyor. Okurken sık sık Marcel Proust hissi aldığım bir kitap oldu benim için. Kahramanımız hayatını sürekli sorgulaması, sonunda kendi kişiliği hakkında acımasız bir kimlik arayışına dönüşüyor. Uzun zamandır okuduğum, hayatın anlamı üzerine yazılmış en vurucu kitaplardandı. Ayrıca Julian Barnes bu kitabı ile The Man Booker 2011 Ödülü'nü kazanmış.