Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

SinHa, Bilge'ye Gönül'ü göstererek: "Bu kim?" "Gönül!" “Hayır onu sormuyorum. Senin açından kim?” "Benim karım!” "Ya bu?" dedi Sin Ha, Bilge'ye elini göstererek: "Benim elim." “Şimdi bunu bütün uzuv ve duyuların için tekrarla!" "Benim başım, benim vücudum, benim bedenim, benim gözlerim, benim..." “Peki senin canın ve ruhun yok mu?” "Var!" "Onları da say." “Benim aklım, benim canım, benim ruhum, benim varlığım, benim nefsim, benim egom, benim...” " “Peki bütün bu saydıkların seni sen yapan değerler olduğuna göre sen kimsin ki, bütün bunlara 'benim' diyorsun?" Bilge de, Gönül de bu örnekleme karşısında şaşkına döndüler. “Doğru ya, eğer bizi biz yapan ruhumuz, nefsimiz ve egomuz ise, bunlara “Benim ruhum, benim canım, benim egom' diyen kimdi?" sorusunu aynı anda kendi kendilerine sordular. Sin Ha: “Eğer bu noktada kafanızda ciddi bir soru oluşmuşsa şimdi çözümüne yardımcı olacak örnekleri verebiliriz: Yaratıcı'ya ait bütün ad ve sıfatlardan belli gramajlarda aldığımızı ve onu bağımsız bir birim haline getirdiğimizi varsayalım. Biraz akıl, biraz ilim, biraz yaratma, biraz görme, biraz diriltme, biraz kudret, biraz sahiplik, biraz benlik, biraz öfke, biraz gadap, biraz sevgi... Bütün bunları bir birim olarak bir araya getirdiğimizde, bu özelliklerin her biri aslında ölümsüz ve sonsuz olan Yaratıcı'ya ait olduğu için o birim de, sonradan var edilmesine rağmen ölümsüz olur ve bütün tanrılık hallerini kendisinde barındırır. Size daha önceki sohbetlerimizin birinde, insan ‘mikro bir tanrıcık'tır demiştim. O zaman ne söylemek istediğimi anlamadınız. İşte kasdettiğim buydu. Yaratıcı’nın Adem'in ruhuna üflediğini söylediği ruh, işte budur. Yani kendisine ait bütün sıfatları, mahiyetini belirleyemediğiniz bir birim haline getirerek onu sizin genlerinize sakladı. Siz, sizdeki bu ölçülerle O'nu anlamayı başarıyorsunuz.
Sayfa 172Kitabı okudu
·
366 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.