Halil Cibran'ın okuduğum ilk eseri oldu bu kitap.
Hem ressam hem de şair ve yazar olan sanatçının hayatından anlatmaya başlayan kitap daha sonra yazarın özdeyişlerini veriyor.
Her özdeyişin felsefi alt yapısı sizi düşünmeye sevk ediyor.
Felsefe, gerçek bir düşünmek eylemini ister sizden. Bazen tüm her şeyden arınık olmanızı ve o şekilde düşünmenizi bazen de değişik olgu ve olayların birbirleriyle etkileşimi
üzerinde düşünün ister. Beyniniz her daim uyanık olmalıdır, gerçekleri tam anlayabilmek ya da en azından düşünürün neyden bahsettiğini kavrayabilmek için.
Bir kurgudan oluşan romanı her okur aşağı yukarı aynı şeyleri hissederek okur ama felsefi kitaplar öyle değildir, her okuyucu için farklı etkiler oluştururlar. Düşünürün söylediği her bir
fikir okuyucunun fikirleriyle birleştiğin de ortaya maddi gözle görülmeyen bir ışık çıkar. İşte amaca ulaşılmıştır, anlatılmak istenen verilmiştir yazarın çağdaşı olmayan gelecekten gelen
okuyucuya. Sonra bir düşünceyle dost olursunuz belki. Geçmişten gelen bir dost olur bu kitap. Bilemeyiz ...
Lafı daha fazla uzatmadan ;
"biraz huzursuzluğumu çoğaltayım" mazoşistliğindeyseniz ve "felsefi fikirlerin ayak izlerine basa basa yeni fikirler keşfetmek istiyorum" diyorsanız, işte tam da size göre bir kitap.
İyi okumalar bol düşünmeler.