Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

104 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Yolumuzu Değiştirelim
1921 yılında doğan ve 100 yaşına giren Fransız sosyolog Edgar Morin'in Yolumuzu Değiştirelim adlı kitabı, Mayıs 2021 tarihinde Türkçe yayımlandı. Yazar, 1921 yılında, 1918 İspanyol Gribinin olumsuz şartları altında sıkıntılı bir şekilde doğduğunu ifade ediyor. Yaşamından kesitler sunarken ayrıca Avrupa'da yaşanan savaşlar, isyanlar, siyasi ve ekonomik çatışmalardan da kısaca bahsediyor. 100 yaşında olan yazar, koranavirüsün siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel etkilerini bir düşünür olarak yorumluyor. Kitapta yer alan önemli bir saptamada, "Batı'nın insanın 'Doğa'nın sahibi ve efendisi' haline geleceği miti virüs karşısında yıkılıyor (s18)" düşüncesidir. Hep ileri teknoloji, uzayda koloni kurmak, 5G, hızlı uçak, araba, gökdelenler, sınırsız para derken bir anda bir virüsünün bazı şeyleri sekteye uğratması da önemli gösterge olarak insanlığın karşısında duruyor. "Her allahın günü ölüleri sayıyoruz ve bu durum, koranavirüsün her an kapımızda olduğu endişesini sürdürüyor hatta artırıyor, oysa bulaştığı durumlarda hastalığın öldürme oranı yüzden üçten az " (s.21). Sürekli pompalanan ölüm, insanların içeriye değil dışarıya dönük yüzünü sekteye uğratıyor. İşe, okula, restorana, alışverişe ve Türkçemizde çok da güzel bir atasözünün de belirttiği gibi, 'gönül ne kahve ister ne kahvehane gönül muhabbet ister gerisi bahane' bile tarihe karıştı. Pandemi (salgın) ayağıyla kişiler gruplardan, gruplar topluluklardan, topluluklar kitlelerden, kitleler büyük organizasyonlardan kopartılıp içlerine çekildi. Bu da insanın dışa dönük yüzüne darbe vurdu ve salt içe, tekdüzeliğe ve yalnızlığa mahkum edildi. Buna insanlığın içe doğru yaşadığı bir göç de diyebilirim. Salgının kendisi olumsuz olsa bile 'her olumsuzluğun içinde olumluluk bulunabilir' düşüncesinden hareketle bazı şeylerin farkına varılabilirdi, lakin o da görülmek istenmedi. Salgın esnasında özellikle sosyo-ekonomik alt grupta olan insanların bu durumdan daha fazla etkilendiği aşikar. Ayrıca zengin devletler aşıları stoklarken diğer devletler ise aman dilenip avuç açmak zorunda bırakıldı. Avrupa'nın tek çatı altında birlik oluşturma fikri uzun yıllara dayansa da, İngiltere'nin birliğin dışına çıkması, Tek Avrupa oluşumuna büyük darbe vurdu. Bir de salgının gösterdikleri var. Salgınla birlikte, Tek Avrupa düşüncesi ile yanıp sönenler, bir anda yerle yeksan oldu. Sözde birlikten bahsedenler salgın dolaysıyla birbirlerine ekmek bile vermez duruma gelip sınırlarını kapattılar. Küreselleşme ve Tek Avrupa fikrini empoze edenler bir anda 'ulus devlet' fikirlerinin tekrar yükselişine şahit oldu. Tek elden yönetilen ve artık propaganda yapmak dışında bir özelliği kalmayan medya da gösterilmek istenenler gösterildi. Artık Tek Avrupa yoktu, ülkeler vardı ve ülkelerin kendi ulusal çıkarları vardı. O anlı şanlı bildiriler, anlaşmalar bir anda geçersiz oldu. Avrupa Birliği, birbirine küstü. "unus pro omnibus omnes pro uno" (birimiz hepimiz hepimiz birimiz için) deyişi bir an da yok oldu. Birbirlerine ilaç, su dahi vermeyen bir yapıya dönüştü. Yazarda bunu gördüğü için nerede o birlik ruhu ve dayanışması diyerek düşüncelerini açıklıyor. Aşıyı Mesih olarak gören ve bunu sürekli vurgulayıp aşı ayinleri düzenleyecek kadar ileriye gidenler bile oldu. Aşıyı önleyici (proaktif) tedbir olarak empoze ettikçe, esas söylenmesi ve çözülmesi gerekenler görmezlikten gelindi, yok sayıldı ve inkar edildi. Hala esas soru ortada duruyor: Bu pislik nereden, nasıl ortaya çıktı. Bu kovid-19'un nasıl çıktığını bilen insan evladı var mı? Garibim yarasa hala suçlu. O yüzden ileri de yeni çıkartılacak salgınların alt yapısı bugünden iyi bir şekilde ayarlandı. Acaba aşırı sanayileşme, çevre kirliliği, sentetik, kimyasal kullanımının çoğalması, tarım ve hayvancılığın sanayileşme ile evrilmesi bu salgınları tetikledi mi? Virüs salgınının insanlığın önüne yeni seçenekler sunduğunu ifade ederken bunu çözmek için öncelikle hükümetlerin daha şeffaf olması ve vatandaşlarının seslerine kulak vermesi gerekiyor. 100 yaşındaki yazar, geleceğe yönelik daha çevreci, insancıl bir dünya tasavvur ederken o yüzden "Yolumuzu Değiştirelim' diyor. Gelecekte daha yaşanabilir bir dünya için yapılması gereken bazı şeyler hakkında düşüncelerini açıklıyor. İnsanların daha iyi şartlar altında yaşamasının yine insanların kendi elinde olduğunu özellikle belirtiyor. Yazarın anlatımı ve dili rahat bir şekilde anlaşılabiliyor. Sosyolog olması, dilini ağırlaştırmamış. Fransa özelinde Avrupa ve dünya için umutsuzluğa kapılmadan umuda yelken açmanın önündeki engelleri kaldırmayı dillendiriyor. Yazar kitabını üç ana başlığa ayırmış: Birinci bölümde: 'Koranavirüsünün Öğrettiği 15 Ders'. İkinci bölümde: 'Koranavirüs Sonrası Mücadeleler'. Üçüncü bölümde ise: 'Yolu Değiştirmek' yer alıyor. Bu kitabı 8 Temmuz 2021 tarihinde okudum. Bu yazı ise 25 Eylül 2021 tarihinde 1000Kitap sitesine ekledi. Tavsiye ederim.
Yolumuzu Değiştirelim
Yolumuzu DeğiştirelimEdgar Morin · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202144 okunma
·
145 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.