Bugüne kadar hiçbir kitabı hem bu denli okumak isteyip hem de onu hiç okumamış gibi bir kenara koymak istememiştim. Olmak istediği ile olduğu kişi arasındaki mesafenin kapanamayacağını fark eden, burjuva olmaya çalışırken işçi sınıfının sosyal sermayesi defalarca yüzüne çarpan, popüler kültüre direndiği halde kendini o girdapta bulan, metalaşan Martin Eden’ın yok oluşunu ve o yok oluşun direnişe dönüşümünü okumak derinden sarstı. Ara vererek okudum bunun için; beni defalarca kendimle karşılaştırıp hüzünlendirdi. Bu kitap, güçleneceğiniz değil kırılıp yoksunlaşacağınız bir anlatı. Tam da bu sebeple güçlü, zamanını aşan bir eser.