Mill, dönemine göre çok üst düzey bir düşünürdür. Çok entelektüel olmasının yanı sıra bıçak sırtı konulara değinen bir devlet insanıdır. Zaten ismi, bir şekilde kulağımıza çalınmıştır. Kiaba gelecek olursa, Mill bu kitaba "Kadınların Köleleşmesi" ismini koymuştu. Ancak kitabın çevirmenliğini yapan genç bir idealist, kitaba "Kadınların Özgürleşmesi" ismini vermeyi düşündü ve dediğini de yaptı. Bu isim, Psikanalist Sigmund Freud'du. Ben de kitabı Freud üzerine çalışırken keşfettim ve kısa süre içerisinde okumaya gayret ettim. Kitaptan bahsetmek yerine, kitabın yazıldığı dönemdeki kadın hakları ya da kadınlara bakış açısından bahsetmek istiyorum. - Kadınlar hem fiziksel hem de mental anlamda erkeklerden daha aşağı görülüyordu. - Kadının tek rolü, ev hanımlığıydı, çocuk doğurmak ve büyütmekti. Ne de olsa erkek adam çalışıyor ve eve para getiriyordu. - Kadınlara evcil hayvan muamelesi yapılıyordu. Ama çok da sevilmeyen evcil hayvan tabiki.. - Ülkemizde bile, saçı uzun aklı kısa, elinin hamuruyla erkek işine girme vs vs gibi deyimler, Avrupa'da da kullanılıyormuş.. - Kadınların kitap yazmaları bir kenara, yemek tarifleri ve din konulu kitaplar dışındaki kitapları okuması dahi uygun görülmezdi. - Kadın yazarlar kendi isimlerini kullanmazlardı ya da editörler kullanmamalarını tavsiye ederdi. Jane Eyre'nin yazarları üç kız kardeş olmasına rağmen, üç erkek ismi kullanmıştı. Hatta bu durum günümüzde dahi devam ediyor gibi (J.K Rowling örneğinde olduğu gibi.) İşte Mill, bu durumda bu şartlarda böyle bir kitabı, hem de devlet kademesinde görev almış bir insan olarak yazmıştır. "Adam var adam gibi, harbiden racon kesmiş."

Kadınların ÖzgürleşmesiJohn Stuart Mill · Pinhan Yayıncılık · 2017233 okunma

··

1.523 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

yy