Şu satırları yazarken ne kadar hırpalandığını düşündüm de, eseri okurken ne hale geldin kimbilir!..
Hugo von Hofmannsthal'ın dizeleri oldukça sarsıcıdır, şöyle der;
"Unutulmuş halkların yorgunluğunu gözkapaklarımdan atamıyorum.
Ne de koruyabiliyorum ürkmüş ruhumu
Uzak yıldızların sessiz düşüşünden."
İncelemeyi okurken zihnimde bu cümleler belirdi, yorgunluklarımızdan ve hissizliğimizden kurtarabilirsek kendimizi belki diğerinin uçurumdan itilmesini görme zahmetinde bulunuruz. Duyarsızlığımızın kök hücreleri modern tıbbın stoklarına emanet...
Modern tıp demişken, öyle herkesin harcı değil, bir milyardan fazla insan hâlâ gözlerini tıbbın en basit olanaklarından bile mahrum bir dünyaya açıyor yirmibirinci yy. da... Hattâ ilaç alacak parası olan ülkelerin sağlık sorunlarına eğilen ilaç firmaları; Alzheimer, obezite, depresyon gibi hastalıkların ilaçlarını geliştirmek için yatırımlarını artırırken, ilaç alacak gücü olamayan ülkelerin sağlık sorunlarını ciddiye bile almıyor. Oysa Afrika'da tropikal hastalıklardan toplu ölümler gerçekleşiyor. Şu an yaşanan aşılarla ilgili korkunç uygulamaları anmak bile istemiyorum, yeterince üzüldük bunlara şahit olurken, kanımız dondu.
İncelemenin son cümlesine vardığımda boğazımı yakan kömür kokusu hayret vericiydi...
Keşke hep böyle uzun uzun yazsan Gülbeşekerim, zamanına, ömrüne bereket...