Okuduğum ilk Livaneli kitabı. Çevremden olumlu yorumlar alıp beklenti içine girerek başladım kitaba. Konusuna gelirsek Ahmet Arslan ve Mehmet Arslan adında ikiz kardeşler var. Ahmet Arslan, herkesten uzakta yaşadığı kasabadaki Arzu Kahraman cinayetini araştırmaya gelen yeniyetme gazeteci kıza önce cinayet soruşturması için yardım ederken daha sonra bir nevi erkek Şehrazat rolünde kardeşinin ve kendisinin hayatını anlatmaya başlıyor. Anne babasını kaybedip tek başına hayat mucadelesi vermesi, Rusya'da çalıştığı yıllar, gene Rusya'da kardeşini bir aşk hikayesi yüzünden kaybetmesi ve asla kardeşinden haber alamaması, psikolojik olarak ilginç ve hastalıklı bir kişiliğe bürünmesi diye roman lerlerken... Hoop bakıyoruz ki aslında Ahmet Arslan kazada kardeşini de kaybetmiş olduğunu öğreniyoruz. Rusya'da aşık olduğu kızdan koparılıp zindanda 1.5 sene de kalınca akıl sağlığını korumak adına yaşadıklarını ölen kardeşine atfedip sanki başından geçen her şeyi kardeşi yaşamışçasına anlatmaya başlıyor. Romanda merak unsuru had safhada ilerlerken yer yer kopukluklar da yok değildi. Acemi bir gazetecinin tek başına cinayet haberi için başka şehre gitmesi, ailesinin ilk günler kızını arıyorken sonra aileden ses seda çıkmaması gibi. Rusya'da sevdiği kızla Ludmilla(tercüme eden arkadaşları) aracılığıyla aşk yaşarken hayatını bu denli alt üst eden kızın gerçek niyetinin roman boyunca belli olmadığı dramatize edilmiş aşk hikayesi gibi... Özellikle ilk görüşte aşk sonrası kızı tarif ettiği bölüm ve fellik fellik gezip kapı kapı kızı aramalar kısmında verilmek istenen hisler bana geçmedi. Akıcı dili, sürükleyiciliği ve sürpriz şekilde biten sonuyla Livaneli serisi için iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Herkese keyifli okumalar. :)

Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105bin okunma

·

83 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.