İnsan , duygularını mesleği için feda edebilir mi ?Kitaba ilk başladığımda reis beye karşı bi sempati duydum . O sert , donuk , duygusuz hali beni hep geçmişine götürdü ve düşündürdü ...
Hani bi insana tam kızacakken yaşadıkları , geçmişteki zor hayatı aklınıza gelirde o öfkenizi tutarsınız ya , işte bu duygu ile okudum ilk perdeyi .
İllaki bi açıklaması vardır diye.
Sonrasında vicdanı ile baş başa kalınca , aslında geçmişte içinde tuttuğu merhamet duygusu tabiri caizse patladı . O geçmişte içinde tuttuğu duygu bütün duygularının önüne geçti birden
Reis beyin her cümlesi bir yaşanmışlıktı . Onların içindeki anlam çok derindi .. Sanki ileriye dönük hep bi ipucu verdi bana
Kitabı sonuna kadar merakla okudum . Reis bey bi bulmacaydı ve ben kitabın sonuna kadar onu çözmeye çalıştım sanki ..
Kitabın ana konusuna gelince MERHAMET
Her insanın içinde olan o duygu yada iç güdü
Aslında reis beyi duygusuz olmaya iten şey mesleğiydi .
Her insan bulunduğu konumdan , çevresindeki insanlardan etkilenir . Fakat reis bey etkilenmenin ötesinde , insana aykırı bir fıtrat ile duygularını kaybetmişti . Sevinmek , üzülmek , gülmek , ağlamak , merhamet etmek yoktu hayatında . Adeta diğer insanlara karşı kendi gardını almıştı . Sanki bu duyguları yaşarsa yanlış hüküm verecekmiş gibi kendini dünyadan soyutlamıştı .
Ta ki vicdanı ile baş başa kalıncaya kadar . Aslında asıl duygularına dönmesinin sebebi de bütün mesleki hayatı boyunca uyguladığı kendi politikasını bozan şey oldu …
Reis beyin bir cümlesiyle bitirmek isterim . Şimdiden iyi okumalar ..
“ Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum . Bizse , umacı korkusuyla yorgan altına kaçan çocuk gibi , nefsimizin beton çatısını tepemize çekmiş , yaşamayı öldürüyoruz ! Yağmurun yalnız suyunu toplayabiliyoruz ; ruhundan uzağız …”