Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Vakt-i Garîbe Âlem-i Muhal
Hangi anahtarın hangi kilidi açacağını kestirmek mümkün olmuyor her zaman. Anahtarı imal eden usta, yaptığı anahtarın başka bir kapıyı açabileceğini, anahtar dilinin bir hazinenin kilidini çözebileceğini, gâib bir anahtarın yerini doldurabileceğini kestiremiyor. Fuzûlî sabahlara kadar yeni bir mazmûn aradığını anlatır. Bulduğu mazmûn bazen başka şair tarafından kullanılmıştır; üstünü çizer atar. Bazen hiç kullanılmamış bir mazmûn bulur ama henüz anlaşılmaya müsait değildir; üstünü çizer atar. Mazmûn şiirin anahtarıdır ve çoğu zaman kıymetli şeyler bir anahtarın varlığına emanet edilir. Birgün divan şiiri okuyordum. Bir ifadeyle karşılaştım. Çok etkiledi beni, hayale daldım. Sonra tekrar okudum aynı yeri. Fark ettim ki beni hayale daldıran ifade orada yazılı değil! Yanlış okumuşum! Ne güzel bir hata! "Vakt-i garîbe âlem-i muhâl" orada doğdu. Şu an sorulsa "Hangi ifadeyi yanlış okudun?" diye inanın hatırlamıyorum. Bende kalan o hayalin mahsulü, gidip geldiğim yolun nihayeti "vakt-i garîbe âlem-i muhâl" oldu. Garîb kelimesi uzak kalmak anlamına geliyor. Saatlerin, dakikaların vakte uzak kaldığı bir devirden geçiyoruz. Sanki sadece gölgeler vakte itaat ediyor artık. "Gölgemin peşinden yürür giderim" diyen Necip Fâzıl sanırım böyle bir âlem-i muhâlden devşirmiştir bu manayı. Biraz önce üst katı yıkılmış, metruk bir ahşap evin yanından geçtim. Saat gece 11. Yanımdan geçen insanların nereye gittiğinden ziyade, yüz yıl önce bu saatte eve girmeye çalışan bir adamın hayaline kapıldım. Şu çürümüş tahtalar arasında sıkışıp kalmış, yüz yıllık bir uykunun ağırlığını düşündüm. Tek varlığı birkaç duvar ve yere serebildiği gölgesi olan bu harap evde, geceleri hangi hayaller uyuyordur? Âlem-i muhâl böyle bir şey. Tanpınar'ın çinilere sinen Kur 'an sesini işittiği yer âlem-i muhâl. Yahya Kemâl'in şiirlerindeki İstanbul, Ahmet Hâşim'in O Belde'si âlem-i muhâl. Varlığına teslim olmayı reddettiğimiz, mihrabı gönlümüzde kurulu bir âlem bu. Vakt-i garîbenin hükmünde, geçmiş ile şimdiki zaman arasında gâib...Aşınan mermer bir eşikte, kurumuş ve unutulmuş bir çeşme başında, sükûna ermiş bir mezar taşında, başka bir âleme davet eden mermer bir taç kapıda, gölgesi genç kendisi ihtiyar bir çınar dibinde, başka bir âlemi dolanan kuşak yazısında, başka bir âleminden ışık süzen revzenlerde, varlığımızı cem eden kubbelerde, ruhumuzu tenvir eden minarelerde ve hatta gölgeleri döşek edinen kedilerde âlem-i muhâl müşahede edilebilir.
·
189 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.