Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Uzun ama kırpmak istemedim
Masal, öykü, fıkra ve hikaye gibi anlatılar, bir insanın doğuşundan ölümüne kadar binlerce kez dillendirilerek bireylerin zihnine toplumsal normları ve cinsiyet rollerini raptetmiş, onların başka bir seçenek düşünmelerine veya alternatif bir yaşam tercih etmelerine izin vermemiştir. Herkes iyi kurgulanmış, programlanmış birer bilgisayar/robot gibi kendilerinden öncekilerin yaptıkları ve anlatılarda ezberletildiği şekilde zamanı gelince üzerine düşeni yapmıştır ve hala büyük oranda yapmaya devam etmektedir. Anlatılarda karşı cinsle evlenme, her bireyin en büyük beklentisi olarak inşa edilmiş, evlenemeyen veya evlenmeyi tercih etmeyenler bu toplumsal yapı için tehlike olarak işaretlenmiştir. Nüfusun büyük bölümünün, yaşamlarında her şeyin bir yeri ve zamanı olduğunu düşünmesinin başlıca nedeni budur. Normatif göstergelerin güzergahından çıkanların yalnız kalacağına, kurtlara yem olacağına ve toplumda yer edinemeyeceklerine dair o denli büyük bir söylem vardır ki, yalnızlık toplumsal-uygar insanın en büyük korkusu haline gelmiştir. Bu nedenle birey, doğru olmadığını düşünse ve kendine uygun olmadığını bilse bile kalabalığa, normatif olana yaklaşmak arzusunda olur. Uygarlık ona sürüye katıldığında üreme başarısı, güvenlik, dayanışma ve yemek sözü verir. Uyum (conformity) burada devreye girer ve insan özgürlüğünü rehin bırakıp güvenliği tercih ederek uygarlaşmış türünün yaşamını deneyimler. Yaşadığı artık kendi bedeninin arzuladığı değil, toplumun ona yazdığı hayattır. Anlatılarda aktarılan bireysel ideolojilerin çöküşleri, trajedileri bireyleri yalnız kalmaktan uzak durmaya ikna etmektedir. Homo sapiens sapiens'in uygarlık ideolojisi bu sistemi bütün dünyayı ve nüfusunu içine alacak denli iyi işlemişti.
Sayfa 117Kitabı okudu
··
277 görüntüleme
Kaan okurunun profil resmi
O halde, insan, kendi yarattığı dile hapsolmus denilebilir mi?
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.