Vedanta hakikaten sınırsız kavrayış imkanlarına açık, tamamen saf bir metafizik öğretisidir ve bu sebeplede, herhangi bir sistemin az ya da çok dar sınırları içine sığdırılabilmesi mümkün değildir. Yani Avrupalıların felsefe ismi verdiği her şeyle arasında derin ve indirgenemez bir fark, bir ilke farkı bulunmaktadır. özellikle modernler sözkonusu olduğunda her türlü felsefi' kavrayışın içinde barınan ham ihtiras, bu kavrayışlardaki bireyci eğilimi en uç noktaya ulaştırmakta ve böylece, ne pahasına olursa olsun özgün olma arzusu tanımlanmış ve tamamlanmış (yani özsel olarak her yönüyle izafi ve mahdut) sistemler inşa etmeye yönelmektedir. Aslında bir sistem kapalı bir kavrayıştan ibarettir ve az ya da çok dar olan sınırları, doğal olarak, sahibine ait "zihni ufuk" tarafından çizilecektir. Halbuki, saf metafizik için her türlü sistemleştirme mutlak olarak imkansızdır. Metafizik açısından, bireysel/cüz'i seviyeye ait herşey hakikatte madumdur. Metafizik her türlü izafıyetten, felsefi ya da başka türden arıziliklerden tam olarak müberradır. Böyle olması zorunludur, çünkü metafiziğin özü Külli'nin bilgisidir ve bu tür bir bilgi hiçbir formül içine sıkıştırılamaz. Hindistan'ın muhtelif metafizik ve kozmolojik kavrayışları aslında farklı öğretiler değil, tek bir öğretinin farklı noktalardan yola çıkan ve değişik güzergahlara yönelen açılımlarıdır. Bu kavrayışları adlandıran sanskritçe darshana kelimesi asıl: 0larak "bakış" ya da "bakış açısı" anlamına gelmektedir, çünkü müştakı olduğu fiil kökü daha öncelikle "görmek" manasını taşır. Hiçbir surette "sistem"e yakın herhangi bir anlama yaklaştırılamaz bile ve oryantalistlerin kelimeye bu anlamı yakıştırması, onları her noktada hataya düşüren batılı alışkanlıkların bir neticesinden ibarettir. Oryantalistlerin heryerde felsefe gördüğü düşünülürse, heryerde sistemler keşfetmeleri de son derece normal olmaktadır.