Gönderi

Nasıl ki ağaç yapraksiz eksik, insan da aşksız eksiktir. İnsanlar madde alemini görmek ve tecrübe etmek için tasarlanmış bir varlıktır fakat aynı zamanda tekliğin yani mânânın kapısına da sahiptir. Kapıya sahip olmasına rağmen anahtarı kendisinde değildir. Bu anahtar "Aşk" olsa gerek. Kimi fotoğraf çekmede kimi şiirde yazmada kimi ağaçta kimi kuşta ve çoğu da bir insanda aşkın tezahürünü görür. Her insan farklı olduğu gibi her insanın aşk tezahürü de farklıdır. Dikkat edersek aşk olgusunun genelde zorluklar ve imkansızlıklar içinde olduğunu ve insanoğlunun onca çabaya rağmen her zaman eksik kaldığını görmekteyiz. Böylelikle Allah insana aciz ve yardıma muhtaç olduğunu anlatarak ilk tecrübesini ona nasib eder. Sonra ise aşık olduğumuz şey her yerde hazır ve nazır şekilde bizi izliyor gibi hissederiz. Konuşmamıza, hareketlerimize dikkat ederiz hatta oğuz Atay şöyle demiştir" kendimle konuşurken bile onun hoşuna gitmeye çalışıyordum" Baksanıza bir cisme aşık oluyoruz ve onu her yerde zannediyoruz. Bu aslında ikinci idrakin nasip tecellisidir. Bu sıfata nail olan yalnız yaratıcı Allah vardır. Aşkın zehirli okuyla kulu yaralandikca Hakkın kapısı çalınır. Allah aşk ile kuluna kendini tanıtır. Dostluğunu öğretir. Madde aleminden geçmeyi öğretir. Sonsuz bir hazza sahip olmaya çalışır. Fakat ne yazık ki insanlarin çoğu bunu göremez samimiyetsiz binlerce ilişkiyle gönüllerini paramparça ederler..
·
164 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.