Gönderi

Eğer dünyada hak -adalet hâkim olsaydı, bir kimsenin kendi evini inşa etmesi yeter, bu aşikâr mülkiyet hakkın­dan başka bir korumaya ihtiyaç duymazdı. Fakat dünya­nın düzeni haksızlık üzerine kurulduğundan bir ev inşa eden kimsenin aynı zamanda onu koruyacak bir durum­da olması da gereklidir; aksi halde onun hakkı de facto(fiili) yetersizdir. Dolayısıyla saldırgan, gücün hakkına sahiptir, ki bu tam da Spinoza'nın hak kavramıdır, çünkü o baş­kasını tanımaz, sadece şunu söyler: Unusquisque tan­tum juris habet, quantum potentia valet (Her bir kimse ne kadar güce sahipse o kadar hakka sahiptir.Her bir kimsenin hakkı gücüyle belirlenir.)
·
310 görüntüleme
Sedat Temel okurunun profil resmi
Çin'de şimdi bu kuralın ihmalinin sonuçlarını görüyoruz. Şöyle ki içeriden isyanlarla, dışarıdan düşmanlarla yani Avrupalılarca teh­dit edilen dünya üzerindeki bu en büyük imparatorluk silahsız, sa­vunmasız bir devlettir ve sadece barış sanatlarını geliştirip savaş sanatlannı ihmal etmenin cezasını çekecektir. Yaratıcı doğanınki­lerle insanın faaliyetleri arasında tesadüfi ya da arızi olmayan, ama her ikisindeki iradenin özdeşliğine dayanan karakteristik bir benzeşim vardır. Bitkilerle beslenen hayvanlar organik dünyada yerlerini aldıktan sonra her bir tür içinde, zorunlu olarak en son aşamada, bunlarla beslenen yırtıcı hayvanlar ortaya çıktı.Şimdi aynı şeklide toplumlarının ayakta durması için gerekli olan şeyi topraktan dürüstçe ve alınlarının teriyle kazanan insanlardan son­ra, toprağı işlemek ve onun verdikleriyle geçinmek yerine hayat­lannı tehlikeye atıp sağlık ve özgürlükleriyle kumar oynayarak, na­musla kazanılmış servetlere sahip olanların üzerine çullanmayı ve emeklerinin meyvelerinin üzerine konmayı tercih edenler her za­man çıkacaktır.İnsan soyunun bu yırtıcı hayvanları,değişen talih ve muzafferiyetle,en eski dönemlerden yakın zamanlara kadar, her yerde gördüğümüz fetihçi uluslardır. Genellikle bize dünya ta­rihinin malzemesini sunan bunların başarıları ve başarısızlıklan­dır. Bu yüzden Voltaire: Dans toutes les guerres il ne s'agit que de voler, (Bütün savaşlarda tek bir mesele vardır, o da hırsızlıktır) derken gayet haklıdır. Bütün bu işlerden utanıp sıkıldıkları, her yö­netimin kendini savunma dışında, silahlara başvurmadaki gönül­süzlüğünü gürültü patırtıyla öne sürmesinden anlaşılır.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.