kızıl ejder(red dragon), hannibal lecter serisinin ilk yazılan kitabi ancak kronolojik sıraya göre ikinci sırada.ben daha önce "hannibal" dizisini izlediğim için kronolojik sırayla gitmeyi tercih ettim ve önce "hannibal doğuyor (hannibal rising)u okudum. hannibal rising adı üzerinde ünlü katilimizin gençliğini ve öldürme güdüsünün ortaya çıkışını anlatıyor. red dragonda ise efektif olarak hannibal lecter anlatılmıyor, daha çok yan rolde. ama hikayenin gidişatı için önemli rol oynuyor. hikayede daha ziyade francis dolarhydein ejdere dönüşümü ve bu sayede kendi aciziyetinden kurtulduğu sanrısı anlatılıyor. dolarhyde hayatının neredeyse tamamini mutsuz ve yalnız geçirmiş bir karakter. tavşan dudaklı olduğu için pek çok travma yaşıyor, annesi tarafından terk ediliyor. onu bu haliyle kabul eden ve hatta torununu sırf tavşan dudaklı olduğu için isteyen babaannesi oluyor, ancak o da francisi tam anlamıyla kontrolüne alıyor ve hayatı büyük bir baskı altında geçiyor. babaannesin ölmesi bile onu baskıdan kurtarmıyor, her hareketinde onu sürekli yargılayan bir hayalet babaanne var oluyor. ve hayatı boyunca çektiği acılardan kurtuluşunu william blakein ünlü eseri "the great red dragon and the woman clothed with the sun'daki ejderin emrine girerek, ona dönüşerek bulacağını düşünüyor. tabi eserdeki güneşi kuşanmış kadinini yani rebayı da buluyor. ejderin işlediği iki aile cinayetini hannibal lecter davasını çözerken ve çözdükten sonra yaşadığı şeylerin etkisiyle mesleği bırakan will graham cözüyor. ben önce diziyi izlediğim için bazı karakterleri kafamda canlandırış şeklim çok farklıydı. örneğin dizide kadın olan alana bloom ve freddy lounds kitapta erkekti. will graham dizidekinden oldukça farklı karakterdeydi. ve bazı olayları yaşayanlar ile olaylardaki ayrıntılar farklıydı. ama bundan o kadar də rahatsız olmadım, dizi kitabin atmosferini yazarından bile iyi anlatıyordu bence. bir kitabın dizi ya da film halinin orijinalinden daha şairane ve sofistike olması oldukça az rastlanır bir şey. bu arada ben anthony hopkins'in hannibal lecter'i oynadığı filmleri daha izlemedim. kitapları bitirince filmleri de izleyeceğim. fakat kafamda hep mads mikkelsen'in daha ciddi ve hopkinsinkine göre daha az emprovize olan ve benim çokça sevdiğim hannibal'ı var. kitap yorumumu da diziye dayandırarak yazıyorum. belki filmler çok daha güzeldir, bilemiyorum. toparlayacak olursam ben genel anlamıyla beğendim kitabı, thomas harrisin oldukça yalın bir dili var. büyük yazarlarda gördüğümüz gibi kendine özgü bir tınısı yok, bu bazen hayal kırıklığına yol açıyor. ancak zannediyorum ki polisiye okumak istediğimizde o kadar da sihirli bir anlatım aramıyoruz. zaten polisiyeler o kadar sihirli oluyor ki hikaye bize belgesel akışta anlatılınca daha çok rahatlıyoruz. thomas harris de sanırım bunu başarıyor ve kurgu katillerimizin en ünlülerinden birine onun sayesinde ulaşıyoruz.

Kızıl EjderThomas Harris · Nemesis Kitap · 2014872 okunma

·

195 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.