Gönderi

334 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Monarşi
Fecr-i Âtî topluluğunun tek gazetecisi olan Ahmet Samim'in amansızca katledilmesi ile başlar her şey. Yobazlık, şuursuzluk ve kindarlık. Bu üç kavramı benimseyen İttihat ve Terakkîciler, kendi çaplarında belirledikleri birtakım yöntemler ile devleti yönetmeye çalışmış ama her zamanki gibi başarısız olmuşlardır. Ahmet Kerim'in uğradığı ihanetler sonucunda kendisini dip bir çukurun içinde bulması, sevdiği kadın tarafından hayâl kırıklığına uğratılması, suçu yokken ansızın ortada kalması... İşte, bunların hepsi mânâsız siyâsetin insan kişiliğini bozduğuna dâir kanıt. Bir şeyi körü körüne savunmak veya o şeyin tam zıddını körü körüne savunmak... İttihatçılar, sözde demokrasiyi sağlayıp monarşiyi tekrar getiren bir kitleden başka nedir ki? Ahmet Kerim'in yaşadığı duygular ve hâdiseler, sadece onunla değil; toplumun kalkınması açısından da rezil bir durumdur. Yakup Kadri, kesinlikle iyi bir romancı ama bir romancıdan daha fazlası. Zaman zaman fantezilere kaçsa da Mütâreke Dönemi'ni ondan başkası bu şekilde anlatamazdı. O yapabileceği kurguyu gerçek ile birleştiren objektif bir yazar. İttihatçılar, Ahmet Kerim'in hayatını mahvettiği bizim de hayatımızı son anda mahvedebilirdi. Hüküm Gecesi'nde hiçbir hükmün olmaması da bunu özetlemez mi?
Hüküm Gecesi
Hüküm GecesiYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 2022756 okunma
·
141 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.