Gönderi

236 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 4 hours
Yusuf... Kuyucaklı Yusuf... Ama aslında Kuyucaklı da olamayan Yusuf... Evet, küçük yaşta yetim kalması dolayısı ile, sağ elinin baş parmağını da Kuyucak'ta bırakıp oradan ayrılmak mecburiyetinde kalan Yusuf, yıllar geçtikçe o olaylı gecenin hatıralarını unutmasa dahi, Kuyucak'ı yavaş yavaş unutuyor -bunu Yusuf'un ağzından da duyuyoruz- Fakat Yusuf, gittiği hiçbir yeri de benimseyemiyor. Küçük yaşta yurdundan ve ailesinden kopmak durumunda kaldığından olacak, hayatta hiçbir zaman "ben buraya aidim!" diyemiyor, hatta bir yere ait olmayı bırakın; o çok yabancı gördüğü hayat da içine almıyor onu. Ya da Yusuf girmiyor içine. Buna gerek duymuyor, belki de çekiniyor. Hayatta çok fazla söz hakkı tanımıyor kendisine, fazla söz söylemiyor da. Kimsenin tavuğuna "kışştt!" diyeceği yok. Fakat buradan, "Başına vur, ekmeğini al!" anlamı çıkmasın. Yaradılış itibari ile biraz kahramanca olabilecek biri, istediğini kimlere yem etmeyecek mahirlik onda yok değil kanaatimce. Fakat, içine giremediği hayatta pek olayla karşılaşmamış; olay da çıkartmak istemediğinden midir nedir, kendini pek ifade edemiyor Yusuf. Bunu çok istese de, uğraşmıyor. Bir nevi söz fedakârlığı yapıyor. Hayatın hep "kenar"ında yaşayan Yusuf için yegâne önem ise, Muazzez. Yerini bir türlü bulamadığı hayattan çok daha fazla seviyor onu. Kendini bir türlü hiçbir yere ait hissedemeyen Yusuf, belki de yalnızca Muazzez'e ait.
Kuyucaklı Yusuf 
Kuyucaklı Yusuf Sabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 2019176.1k okunma
·
40 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.