Hani bazı filmlerin fragmanında; Korku, nefret, ihanet, hırs, aşk, falan da filan diye gider ya...
Bu kitap için de; Felsefe, Matematik, İstatistik, Polisiye, Din, Fenomonoloji diye gide;. Ki bunların hepsinin 'çorba' olması ve tıpkı o filmlerdeki gibi 'fos çıkması' artık kaçınılmazdır...derken, işte tam o noktada devreye Stanislaw Lem girer.
Yabancılar Aşure'nin malzemelerini duyduktan sonra böyle bir tatlı olamayacağına inanırlar, yedikten sonra da ilk yaptıkları tarifini talep etmektir.
Stanislaw Lem dehası diyorum buna. O derece tutarlı gidiyor ki öykü, iki eliyle o kadar tabak nasıl çevirilir...iş geliyor bir edebi gösteriye dayanıyor ve kendini kanıtlıyor.
Polisiye olarak sıradan, fantezi olarak yetersiz, bilim-kurgu olarak zayıf ama HEPSİ BİRLİKTE VE KARARINDA muhteşem bir kitap. Bu gözle bakarsanız, bunun benzeri zor hem de zor iş.
Fakaaaaat; bunları, zaten Stanislaw Lem'in neredeyse tüm külliyatını okumuş, bilim kurgu/felsefe'ye meraklı, bu iki dala öncelik veren, kurgu konusunda kıtipyoz, yazım kalitesi konusunda aşırı seçici bir okurun şahsi görüşleri olduğunu da lütfen gözden kaçırmayın derim.
Bir-iki inceleme önce Anarşist ve Egoist yazar-felsefe insanı
Max Stirner radikal olduğunu (tabii ki yani doğal olarak) yazmıştım.
Soruşturma öyle incelikli alt okuma mevcut ki, Stirner haline bakıp, yeterince sivriltmemişim fikrimi ve kalemimi; O halde deyip, tekrardan konuşmaya başlayabilir.
Bu da; Lem'in güzellemesi diyelim. Aşık atmak zor.