Serhalka-i Sinerişan... Eskiler haddi aştık derlermiş 63'ü geçince. Ahmet Yesevi 63 yaşından sonra tekkesinin yanına bir kuyu kazdırır. Kuyunun dibinde bir hücre. Kalan 60-65 yıl ömrünü bu hücrede yıllarca dizleri göğsüne değerek ibadetle geçirir. Bir daha gün ışığı görmediği söylenir. Neticede göğsü ve dizleri delinen Ahmet Yesevi'ye "Serhalka-i sinerişan" denilmiştir. Göğsü, gönlü yaralıların imamı. Allah Resulü'ne karşı haddi aşmak nasıl olur?Belki bir sünneti terk etmeyi yahut sünnete aykırı hareket etmeyi Allah Resulü'ne karşı haddi aşmak olarak düşünemez miyiz? . Ahmet Yesevi Allah Resulü'nden aldığı ve yaşadığı İslam ruhunu, yetiştirdiği talebeleri, müridleri ve hocalarından aldıklarını İslam ruhundan uzak topraklara ve gönüllere taşıyıp buraların mayasını oluşturmuştur. Yazarın kitabına adını verdiği "Can Ocağında Pişen Aş" bu süreci anlatmaktadır. Bu süreçte karşılaşılan her engel sabır ve sevgiyle aşılır. Fedâ ederek, belki fedâ olarak... Bu süreç bir emanetle başlar. Allah Resulü'nün emaneti. Hangi yük emanetten daha ağır olabilir? Emanet yerini bulana kadar her daim ağırdır. Biz mi emaneti buluruz, emanet mi bizi bulur? Arayan mı biziz, aranılan mı? Hangisi olmayı isteriz? Biz can emanetini taşırken emanetin sahibini mi arıyoruz yoksa emanetin sahibi mi bizi bulacak?! Ahmet Yesevi denilince Divanı Hikmet'ten daha fazlası aklıma gelmeli, daha fazla bir mâna ifade etmeliydi. Elbette Divanı Hikmet'i okuyup anlamadan yine Ahmet Yesevi bende eksik kalacak. M. Necati Sepetçioğlu'nun kalemini, edebî üslûbunu ve millî karakterini çok beğendim. Okumaya geç kaldığım yazarlardan. Naçizane tavsiyedir.